Tag Archives: Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği

Kaz Dağları Köylerinden Tek Ses: “Altın Madenine Karşıyız!”

Standard

Kaz Dağları direniyor, köylülerin şimdiye dek geçit vermediği altın madencileri denemekten vazgeçmiyor.  Çanakkale’nin Ayvacık ilçesinde, “Altın Madeni Ocağı ve Kırma – Eleme Tesisi” projesi için 2013 yılında işletme ruhsatı alan Pumice Madencilik adlı şirket, Kaz Dağları’nın eteklerinde patlatma yöntemiyle yılda 750 bin ton cevher çıkarmak istiyor. Şirket, büyük kısmı orman ve bir kısmı şahıs arazisi olarak gözüken  12 bin dönüm ruhsat sahasının  Kısacık, Baharlar, Güzelköy, Akçin, Dağahmetçe, Koşuburnu köylerini etkisine alan yaklaşık 920 dönümlük kısmında cevher çıkarmayı, bunun etrafında kırılmış cevher stok alanı, sosyal tesis, bitkisel toprak ve  ekonomik olmayan kayaç depo alanı, kırma – eleme tesis alanı kurmayı planlıyor.

maden

Projenin Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Başvuru Dosyasında cevherin açık işletme tekniği ile patlatarak ve toprakta basamaklar oluşturarak yerinden söküleceği ve kırma eleme tesisinde kırıldıktan sonra piyasaya satışa sunulacağı belirtiliyor ancak cevherin hangi yollarla nereye taşınacağına ve nasıl işleneceğine dair bir bilgi yok.

 Tarım ve hayvancılığa büyük darbe

3 Kasım Salı günü saat 14.00’de, Çanakkale’nin Ayvacık ilçesine bağlı Kısacık köyünde Halkın Katılımı Toplantısı yapılacak.  Projenin ÇED başvuru dosyasında, ‘planlanan tesislerin çevresine ve etki alanına olumsuz bir etkisinin olmayacağı düşünülmektedir’ diye bir ifade yer alsa da, köy halkı onlarla aynı fikirde değil. 37 yıl olarak öngörülen işletme ömrü boyunca 56 milyon 284 bin ton cevher çıkarılıp satılacak ve aynı miktarda oluşan ekonomik olmayan kayaç, Kaz Dağları’nda kalacak. Altın madencileri, cevher çıkarmak için önce ağaçları kesecek, sonra nebati toprağı sıyıracak, daha sonra da kayaçları patlatacak.

Kaz Dağları toz duman!

Her patlama, en yakını 140 metre mesafedeki Kısacık köyündeki evlerde ve çevre köylerde şiddetli sarsıntılar halinde hissedilecek. Binlerce tür canlıya yaşam alanı olan, su taşıyan, oksijen sağlayan Kaz Dağları’nın sonu olacak Kısacık Altın Madeni için kaç ağaç kesecekleri ve ne kadar su kullanacakları ÇED başvuru dosyasında yazmıyor.  Köyünü, toprağını, hayvanlarını, Kaz Dağları’nı terk etmek istemeyen ve Kaz Dağları olmazsa yaşayamam diyen köylüler, altın madenine karşı çıkıyor.

12192793_10153693878036585_2086368167_o

Kaz Dağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, bir hafta boyunca Kısacık Altın Madeni projesinin doğrudan etki alanı içine giren köyleri ziyaret etti. Altın madenciliği ve Kaz Dağları’nda başlaması halinde sadece civardaki köyleri değil tüm bölgeyi bekleyen tehditler hakkında bilgilendirdi. Köylülerin büyük ilgi gösterdiği buluşmalar ortak tepkiyle sona erdi:

Kaz Dağları’nda Altın Madeni İstemiyoruz!  

Proje sahasına 3 buçuk kilometre uzaklığındaki 700 yıllık Akçin Köyü, Kısacık Altın Madeninden en çok etkilenecek köyler arasında. Akçin Göleti burada ve sulama amaçlı kullanılan göletin kirlenmesi durumunda, geçim kaynağı olan tarım ve hayvancılık bitecek. Akçin Köyü muhtarı Cafer Çetin, cevher çıkarılırken oluşacak atığın dere vasıtasıyla köylerine ve gölete geleceğini, göletin kirlenmesinin sulama yapılan alanların da kirlenmesi demek olduğunu, köylerinden asla vazgeçmeyeceklerini ve hep birlikte direneceklerini söyledi.

gölet

“El birlik olursak madenciler gider”

Geçimini tarımdan sağlayan Serkan Kül,  “Bize altın madeninden değil, malımızdan, canımızdan, çocuğumuzdan, birbirimizden fayda var. Eğer maden olursa gölet gidecek, hayatımız bitecek. Altın madenine hepimiz karşıyız. Koşuburnu, Misvak köylerinin domatesi İstanbul’a kadar nam salmış, şimdi ortadan mı kalkacak?” diye sorarken, doğduğundan beri köyde yaşayan 81 yaşındaki Recep Akça, “Kuzularımız, oğlaklarımız ölmesin, Kaz Dağları bitmesin. Madencileri istemiyoruz, gitsinler. Davul zurna çalacağız arkalarından toplantıda. Görsünler Akçinlileri” diyor. 65 yaşındaki İbrahim Yıldız, “Salı günü hepimiz Kısacıktayız. Yalnız kaşnak ötmez, el birlik olursa öter, sonra hepsi yok olur, gider.” derken ellerini çırparak ses çıkarıyor.

12193071_10153694008386585_931950101_o

ÇED toplantısının yapılacağı Kısacık köyü halkının evinin kapısına kadar dayanmış sondaj delikleri. Köylüler, doğup büyüdükleri toprakları bir gün terk etmek zorunda kalmaktan endişeli. Sarsıntıdan, tozdan duramayacaklarını biliyorlar ve Bergama Ovacık, Uşak Kışladağ gibi olmak istemiyorlar. Yırca’da, Kaz Dağları’nın diğer yamacında, Karadeniz yaylalarında direnen kadınların mücadelesinden güç alan Kısacık kadınları, bu projeyi de kadın dayanışmasının durdurabileceğine inanıyorlar.

12190698_10153695442821585_294305013_o

Anılar Bırakılır mı?

Altın madencilerinin patlatarak, Kaz Dağları’nı basamak basamak oyarak cevher çıkarmak istediği alandaki köylerden biri de Güzelköy. Altın madenine karşı bilgilendirme toplantısında Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği Başkanı Süheyla Doğan’ın sunumunu ilgiyle dinleyen köylüler, ÇED toplantısına hep birlikte katılıp Kısacık’a güç vermeye ve altın madencilerine dur demeye hazırlanıyorlar. ÇED toplantısı için oldukça heyecanlı olan Güzelköy kadınlarıyla ayrıca yapılan buluşmada söz alan 71 yaşındaki Bağdat Kır, “Köyümüz bize yeter, biz burada doğduk büyüdük. Kazdağı’nın havası olmadan yaşayamayız. Altın madencilerine gelmeyin diyeceğiz.” derken, “Bizi nereye yollayacaklar, nereye gideceğiz?” diye soran Ünzile Şen, “Biz katlarda yaşayamayız, yerde yaşarız. Tarlamız, hayvanlarımız, Kazdağımız olmadan yapamayız. Perdenin arkasından bakamayız” dedi. Fatma Kurtaran, “Herkesin bir anısı var, anılar bırakılır mı? Hiçbir yere gitmem.” derken söze Fatma Kaygın girdi: “Bizim köydeki bütün herkes madene karşı. En büyük zenginlik sağlık ve huzur. Sağlık olmayınca ne yapalım parayı, bize verecekleri katı?”

12194260_10153695453306585_863673882_o

“Kadının fendi, madenciyi yenecek”

Toplantıya çocuklarıyla katılan Emine İpkin, “Çocuklarım köyde koşuyor, oynuyor, özgür büyüyor. Meyve topluyoruz, bugün mantar toplamaya götürdüm onları öğrensinler diye, buraya maden gelirse nereden öğrenecekler doğayla yaşamayı? Köyümüz gibisi var mı, adı bile Güzelköy.” 59 yaşındaki Senem Ürer, üç yaşındaki torunu Bade için de savunuyor Kaz Dağlarını: “Maden istemiyorum, hastanelere gitmek istemiyorum. Dağımızın doğasıyla, tertemiz oksijeniyle yaşamak istiyorum. Bizi zehirleyip gidecekler, kazandıkları paraları gezip yiyecekler, bizim de hayatımızı bitirecekler. Masumumun yaşamasını istiyorum, yaşamak istiyoruz. Kadının fendi, madenciyi yenecek.”

12190552_10153695441021585_78178964_o

2 bin imza toplandı

Pumice Madencilik şirketinin hazırladığı ÇED Başvuru Dosyasını incelediklerini, büyük eksikler ve hatalar tespit ettiklerini belirten Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği Başkanı Süheyla Doğan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına, Çanakkale Valiliğine ve Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne itiraz dilekçesi verdiklerini, ayrıca Küçükkuyu ve Altınoluk pazarlarında Kısacık Altın Madenine karşı 2 bin imza topladıklarını söyledi.

12180064_10153694174976585_427901548_n

Kısacık, Güzelköy, Dağahmetçe, Akçin’de yapılan köy toplantılarının çok başarılı geçtiğini, Koşuburnu ve Baharlar köylerine de gideceklerini ifade eden Süheyla Doğan,  Kaz Dağları köylülerinin altın madenine karşı olduklarını ve bunu ÇED toplantısında  hep birlikte dile getireceklerini söyledi. Süheyla Doğan,”Yalınkaya Holding’le bağlantısı olduğunu öğrendiğimiz Pumice Madencilik Şirketi’nin yönetim kurulu üyesine, daha önce yönetim kurulu üyesi olduğu başka bir şirkette muhasebe kayıtlarında hile yapmaktan Sermaye Piyasası Kurulu tarafından para cezası verildiği ve savcılığa hakkında suç duyurusunda bulunulduğu bilgisi alınmıştır. Bu nedenle ruhsat sahibi firma bizim açımızdan şaibeli bir firmadır. İnternette bir web sitesi dahi bulunmayan bu şirketin nasıl olup da maden işletme ruhsatı alabildiğini de anlayabilmiş değiliz.” dedi.

12190689_10153695435151585_1717922398_o

İda Dayanışma Derneği adına konuşan Hicri Nalbant, Lapseki’nin Şahinli, Çan’ın Karadağ ve Dondurma köylerinde, Ağı Dağı’nda ve Kaz Dağları’nda daha önce altın madencilerinin durdurulduğunu, açtıkları davalara ÇED iptal kararları aldıklarını, Kısacık Altın Madeni projesi ÇED başvuru dosyasında, çıkarılacak cevheri satacaklarını belirtmelerinin, ileride altını bölgede ayrıştırmak için cevher zenginleştirme tesisi kurma başvurusunda bulunmayacakları anlamına gelmediğini, benzer durumlarla karşılaştıklarını, hem hukuksal mücadeleye hem de köylülerle birlikte Kaz Dağları’nda doğa talanına izin vermeyeceklerini söyledi.

12190603_10153695450966585_162720703_o

ÇED toplantısında omuz omuza

Daha önce Bayramiç’in Muratlar ve Kurşunlu köylerinde altın madencilerine direnen ve hem Çanakkale’deki çevre aktivistlerinin açtıkları davalarla hem de yerel mücadeleyle şirketlerin faaliyete geçmelerini engelleyen Kaz Dağları köylüleri, 3 Kasım Salı günü yapılacak ÇED toplantısına katılmanın ve dayanışmanın önemini biliyor, heyecanla bir kez daha altın madenine hayır demeye hazırlanıyor. Kaz Dağı Doğal Kültürel Varlıkları Koruma Derneği,  İda Dayanışma Derneği, Çanakkale Barosu, Çanakkale Çevre Platformu, Çanakkale Kent Konseyi Çevre Meclisi, Güney Marmara Çevre Derneği, Ayvalık Tabiat Platformu, Edremit Körfezi ve Küçükkuyu halkının da köylülere destek için bulunacağı toplantıda, Kaz Dağları’nın altından daha değerli olduğu bir kez daha haykırılacak.

https://yesilgazete.org/blog/2015/11/02/kaz-daglari-koylerinden-tek-ses-altin-madenine-karsiyiz/

Ekofest Zamanı, Kaz Dağları’na Yolculuk Olmalı

Standard

Duyduğumuz yoktu ne vakittir güvercin sesi, kumru sesi pencerede.
Yolculuk mu düştü nedir gene içimize?
Orhan Veli’nin gözlerini kapatıp dinlediği İstanbul’da hafiften bir rüzgar esmiyor
nicedir şiirdeki gibi öyle, rüzgar esse de
ağaçların yavaş yavaş sallanan yapraklarının şarkısı kayboluyor
şehri kuşatan binaların sessiz, soğuk yüzünde.
Yükseklerden sürü sürü, çığlık çığlık kuşlar geçse de ulaşmıyor trafiğin,
hep bir yerlere yetişme gayretinin kalpleri sağır eden gürültüsünde.
Gittikçe birbirine benziyor şehirler, daha fazla tüketmeyi çağrıştıran göz alıcı ışıkları,
bize fark ettirmeden dayattığı alışkanlıkları, yeşilden griye dönen kuş bakışı renkleriyle…
Yoruyor ruhlarımızı doğadan ayrı düşürdükçe, doğayla bağımızı hissedemedikçe.
Gittikçe büyüyen bir boşluğu bütünlemeye çalışıyoruz
neyi aradığımızı bilemez halde bir özlemle.
Oysa uyansak baksak bir sabah, güneş vursa içimize,
kuşlara, yapraklara, nehirlere dönsek, dokunsak bir ağacın gövdesine.
Bir ağacın gövdesine birlikte sarılınca gerçek olan düşler kursak yine…
Yola çıksak, dere tepe yürüyerek dolaşsak, can suyuna varsak, suya karışıp aksak…
Yeniden başlasak. Derin, sakin, serin nefesler alıp bulutların peşine takılsak,
dursak, sussak, anlasak, paylaşsak, sevgiyi çoğaltsak, doğayla bir olduğumuzu hatırlasak.
İşte bu olmalı kuş seslerini penceremize doldurup içimize yolculuk düşüren de,
Kaz Dağları bizi çağırıyor 19 – 23 Ağustos tarihleri arasında Ekofest’e.
Orman gibi kardeşçesine… eko10629755_796415163759580_1390303584331956307_n

Kaz Dağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği tarafından bu yıl ikincisi organize edilen Ekofest için geri sayım, heyecanı çoğaltarak sürüyor. İçine yolculuk düşenler, çadırlarını alıp şehrin duvarlarını geride bırakarak toprakla, suyla, ağaçlarla, başka türlü bir yaşamın mümkün olduğunu savunanlarla buluşmak, birlikte yıldızların altında uyumak, Kaz Dağları’nın ruhunda salınmak için yola çıkıyor.

Buluşma noktası, Çanakkale Küçükkuyu ile Balıkesir Altınoluk arasındaki Narlı köyü üstünde, Darıdere Tabiat Parkı’na yakın Fidanlık Mevkiin’de, Kazdağı Doğal Kaynak Suyu Dolum Tesisi bahçesinde oluşturulan kamp alanı. Ekofest ile doğanın kucağında beş gün boyunca, ekolojik, kolektif, müzikten, şiirden, fikirden, üretimden, atölyelerden, farklı direniş hikayelerinden beslenecek bir yaşam kurulacak. Kaz Dağları’nın yamacına varanlar, onun eşsiz havasında, bin pınarından akan suyunda, yeşilden maviye uzayan tonlarında, yüzlerce yıllık zengin geçmişine dair izler taşıyan belleğinde hem bu güzellikleri yaşayacak hem de bunu yok etmek isteyen altın madenciliği, termik santral, HES ve baraj projelerine karşı direnişinin sesini çoğaltacak.

ekofest afiş

Dereler Özgür Aksın Diye

Ekofest için belirlenen kamp alanı da yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Eğer 1/100 bin ölçekli Balıkesir – Çanakkale Çevre Düzeni Planında işaretlendiği gibi Mıhlı Deresi’nden Zeytinli’ye kadar olan dereler üzerinde planlanan beş baraj projesi hayata geçirilirse, o bölge, üzerinde yaşayan tüm canlılarla birlikte sular altında kalacak. Ekofest, dereler özgür aksın, Kaz Dağları’nın endemik bitkileri termik santral külleriyle kaplanmasın, ağaçlar kesilmesin, altın madeni aramak için toprak delik deşik edilmesin diye, “Bir orman gibi kardeşçesine” temennisiyle yapılacak. Festival, 19 Ağustos Çarşamba akşamı  belgesel film gösterimleriyle başlayacak.

Ağaç gözleminden doğal temizlik maddesi üretmeye 

Ekofest panellerinde doğa hakları ve ekolojik anayasa, halk kültüründe ağaç, kömürün sağlığa ve çevreye etkileri, zeytin ağaçları, Kaz Dağları’ndaki canlılar ve yaşamlarını tehdit eden eden projeler, bunlara karşı yapılabilecekler  konuşulacak. Yırca’dan Kuzey Ormanları’na, Fırtına Vadisi’nden Alakır’a doğa talanına direnenler, mücadele öykülerini ve biriktirdikleri deneyimlerini paylaşacak. Kurulacak ekopazarda hem Kaz Dağları’nın zeytini, meyveleri, çevre köylülerinin yetiştirdikleri, hem de Soma’nın Yırca köyünde termik santrale karşı zeytin nöbeti tutan kadınların ürettiği sabunlar satışa sunulacak.

eko096242_n

Yaratıcı dramadan sepet örmeye, mandala çizmeye, doğal temizlik maddesi üretiminden ağaç gözlemine, spor aktivitelerinden fotğraf sergilerine, doğa yürüyüşlerinden dansa, yogaya kadar oldukça zengin bir etkinlik programı, çocuklarla büyükleri birlikte doğayı keşfetme oyununa çıkaracak. Bin yaşındaki çınar ağacının altında imece usulu kurulan sahnede her akşam ateş böceklerinin sesine müzik karışacak. Ateş başında türküler, çay, sohbet, dostluk paylaşılacak.

Kamp alanına nasıl ulaşılacağı, etkinliklerin ayrıntıları, Kaz Dağları’nın ruhuna dokunmaya gelirken istemeden ona zarar vermemek için nelere özen göstermek gerektiği, festivalin katılımcılardan ne beklediği gibi soruların yanıtları, http://ekofestival.com/ adresinde.

Yolculuk olmalı şimdi. Kaz Dağları’nın ruhu, eli, sesi, nefesi…

Yırca zeytinliği bağladı kalplerimizi..

Standard

Tanımıyorduk birbirimizi, ne zeytin nöbetçilerini, ne de destek çağrılarına kulak vererek Yırca’ya gelenleri. Karanlıktı, ne nöbet alanına giden yolu seçebiliyorduk ne de yüzlerimizi. Kolin şirketinin zeytinliği çevirdiği tel örgüler boyunca yürüyerek yanlarına vardığımızda alkışlarla, sloganlarla, sanki bizi bekliyormuş gibi öyle içten karşıladılar bizi. Gri dumanını az ötemizde geceye salan termik santralin ihtişamlı ışıklarına tezat, koyu bir karanlıkta, ateşin başında, yan yana savunacaktık zeytin ağaçlarını, yerine kurulmak istenen termik santrale karşı demek ki… Devraldık zeytin nöbetini.

10744563_10152823782661585_161652786_n

Farklı şehirlerden, farklı hikayelerden aynı niyetle dokunmaya gelmiştik zeytin ağaçlarının gövdesine. Çanakkale Çevre Platformu, Çanakkale Dayanışması ve Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıları Koruma Derneği’nden yaklaşık 40 kişilik bir grupla oradaydı Çanakkale de. Yırcalılarla birlikte ‘zeytinimi kesme’ demek için köye gelenler; kendi şehirlerinde doğa için verdikleri mücadeleyi anlatıp Yırca’nın zeytin direnişini dinlediler ateşin etrafında kurulan serbest kürsüde. Üşüyenlere çay, acıkanlara köylüler yetişti uğruna mücadele ettikleri ağaçlarının zeytinleriyle.

10347154_10153301321959517_3652346872632048057_n

Vakit ilerledikçe daha yakından tanıdık ölmez ağacın cesur nöbetçilerini; hukuksuzca kesilen zeytin ağaçlarının dallarını kaldırıp Soma Kaymakamlığının önüne gözyaşlarıyla yığan, neden diye soran köylüleri. Fotoğraflarda görünce üzülmüş, öfkelenmiştik iş makinalarının önünde durup kesimi engellemeye çalışırken güvenlik görevlilerinin darp edip yaraladığı yüzlerini, kelepçeli ellerini… Neyse ki geçmişti izleri. Hala anlamaya çalışıyorlardı neden zeytinliklerine giremediklerini, dedelerinin diktiği zeytin ağaçlarına nasıl kıyabildiklerini. Soma’nın kömürlü termik santral ve maden ocağı arasında sıkıştırılıp madene inmeye, duman ve kül solumaya mahkum edilen hayatına umuttu Yırca direnişi; zeytin yeşili…

10417737_10152938638151585_2468450350436921171_n

Nöbete gelenlerin bir kısmı köylülerle sabahladı, bir kısmı da evlerinde, sanki kendi evlerindeymiş gibi ağırlandı. Gün ağırdı, Yırcalılar için tedirgin bir gün daha başladı. Köyün çocuklarıyla Yırca İlkokulunda Cumhuriyet Bayramı kutlanacaktı, ardından da ‘hasat bayramı’. Yırcalılar günler sonra zeytin ağaçlarıyla aralarına çekilen dikenli telleri aşarak, kendilerine ait olan zeytinleri, şirketin izniyle toplayacaktı. Kulağımız bir iş makinası, elektrikli testere sesinde; acaba bir ağaç daha kesiyorlar mıdır endişesiyle ilerlemeye başladık zeytinliğe. Yanımızdan bir kamyon geçse köylüler heyecanlanıp soruyordu; bu şirketin mi yoksa bizimkilerin mi diye, ya yine gelirlerse? Birkaç gün önce kesilen bine yakın zeytin ağacının sessiz ağıdı sinmiş her yere. Üzerinde hasada durmuş zeytinleriyle öylece yatıyorlar yerde…

10406723_10152144270299567_1040225438447727871_n
Akşamdan beri içimize dolan ağır havanın kaynağına da yakınlaşıyoruz zeytinlikte ilerledikçe… Şansınıza bugün rüzgar yok, diyor biri; rüzgar da oldu mu durulacak gibi değil buralar dumandan, külden. Zeytinden başka ürün de yetişmiyor toprağımızda termik santral yüzünden. Nefes almakta bile zorlanıyoruz bazen… Hayatı ve köyü besliyordu termik santralin gölgesinde yetişen zeytinler… Bak bu yağlık, bu limonluk diyerek o gün henüz kesilmemiş ağaçlarına koşuyor kadınlar özlemle. Seviniyorlar görmeyeli daha da büyümüş zeytinleri diye. Tek tek özenle toplayıp kasaları dolduruyoruz birlikte. Yetiştirmesi kadar hasadı da emek ve sabır işi. Oysa sadece 91 TL bir zeytin ağacı kesmenin bedeli.

1979150_10152827323001585_3723165028321520687_o

Hasattan sonra gitme vakti geldi. Termik santrale karşı yaşam hakkını, çocukları için zeytin ağaçlarını savunan, direnişlerine destek olmaya gelenleri gönülden karşılayan güzel, cesur insanlarla birlikte; o köyde bıraktık kalbimizi. Bir gecede acele kamulaştırılan zeytinliklerinde Manisa’nın 3. termik santralini kurmak isteyen Kolin A.Ş, hukuki süreç tamalanmadan, bir sabah 6000 zeytin ağacını kesti. Özel güvenlik görevlileri köylüleri(ni) darp etti. Kıyımdan sadece saatler sonra Danıştay’ın acele kamulaştırma kararının yürütmesini durdurduğu öğrenildi. Yırcalılar buruk bir sevinçle kutladılar zaferlerini… Çocukları gibi büyüttükleri, termik santral dumanının altında emek verdikleri, dedelerinin mirası, çocuklarının geleceği zeytin ağaçları gitmişti. Muhtar Mustafa Akın ” Nasıl boğazınızdan geçecek o zeytinler, o yağı nasıl yiyeceksiniz?” diye sorarken köylülerin gözyaşları ve acısı, yüz binlerin boğazında düğümlendi.

1545568_10153328326669517_3294863268960903025_n

Zeytin nöbeti ağaçlar kesilince bitmedi, aksine büyüdü; zeytinlikleri imara açan zeytin yasa tasarısını ve kömürlü termik santralleri engellemeye, kesilen zeytin ağaçlarının yerine binlercesini dikmeye evrildi. Fidanını alan Yırca’ya, desteğe gitti, ülkenin dört bir yanında köylülere ve ağaçlara yapılanlara tepki gösterildi. Bu dayanışma rüzgardan doğdu Çanakkale Yırca Zeytin Bahçesi…

1384139_10152933897926585_8611611621806825678_n

Yırca’nın zeytin nöbetçileri; Çanakkale Yırca Zeytin Bahçesine köylerinden getirdikleri fidanları dikmek ve Çanakkale Dayanışması’nın her ayın 13’ünde Soma maden faciasında hayatını kaybeden 301 maden işçisini unutturmamak için tuttuğu adalet ve vicdan nöbeti için Çanakkale’ye geldi. “Zeytin, Yırca, Soma” paneline katılmadan önce hazırladıkları pankartlarla kordonda yürüyen Yırcalılar; Kazdağlarından Validebağ’a dayanışma mesajı verdi.10866661_10152921942646585_643851101_n

Çanakkale Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. İlhan Pirinçciler’in yönettiği panelde madencileri temsilen bulunan Soma Maden İşçileri Meclisinden Kamil Kartal; Soma’yı, işçilerin maden ocaklarında yaşadıklarını ve facianın ardından hareketlenen işçi örgütlenmesini anlattı. Kartal; “Soma’da maden işçilerinin öncelikle kendi çalıştıkları yerlerde söz ve karar sahibi oldukları, yaşamlarının ve üretim ilişkilerinin toplamında sermayeye ve sarı sendikalara karşı kendi örgütlülüklerini yaratacakları bir çalışmayı kesintisiz sürdürüyoruz. Mücadeleyi kazanana kadar devam edeceğiz.” dedi.

10849932_10152938676896585_1987757374753902313_n

Çanakkale Çevre Platformu adına konuşan İl Genel Meclisi Üyesi Hicri Nalbant; mecliste bekleyen zeytin yasa tasarısına dikkat çekti; “Eğer yasalaşırsa, 25 dönümden küçük zeytinlikler sıradan arazi sayılacak ve madenciliğe, her türlü imara, talana açık olacak. Zeytinliklerin yüzde 80’i zeytinlik olmaktan çıkacak” dedi. Çanakkale’de kurulması planlanan termik santrallere karşı sürdürülen mücadele hakkında bilgi verdi, kazanana kadar devam edeceklerini söyledi.

60685_10152940823356585_7680489294611918815_n

Yırca muhtarı Mustafa Akın, zeytin direnişinde köyün yaşadıklarını, dayanışmayı anlattı. 6.666 zeytin ağacını kökleyen, ağaçlarını korumak için günlerce nöbet tutan köylüleri özel güvenlik görevlilerine darp ettiren Kolin Aş’nin, Soma Belediyesi ile 60.000 zeytin ağacı dikmek için protokol imzalamasına ve ‘bu çalışmayla Soma halkının zeytincilik ve ağaç sevgisi konusunda bilinçlendirileceği’ açıklaması yapılmasına tepki gösterdi. “Doğayı ve zeytini ne kadar sevdiklerini ispatlayacaklar halka bu şekilde. Hayırlı uğurlu olsun diyorum Sayın belediyemize ve Kolin Şirketine” dedi.

10402716_662156723904309_1432954259384858319_n

Katılımın yoğun olduğu panelin en duygusal anları, Firdevs Ünlü’nün konuşması esnasında yaşandı. Firdevs Ünlü Yırca’nın tarihe geçecek zeytin direnişini ve dayanışmasını, bir kadının gözünden anlattı: “Çok kötü günler yaşadık. Direniş başladığında eşlerimiz gece nöbete gidiyorlardı, arkalarından da biz. Ağaçlarımızın yanında, kendi tapulu arazilerimizi çeviren dikenli tellerin etrafında bir testere sesi, bir kıpırtı bekledik. Tapulu arazilerimize giremedik. Bunu mantığım almıyor. Siz de hiç güvenmeyin tapulu malım var diye. Arbedede eşimin kaburga kemikleri kırıldı. Ellerimizle çocuklarımız gibi büyüttüğümüz zeytin ağaçlarımızı kestiler. Sattığımız zeytinle çocuklarımızı okutuyorduk. Geleceklerini çaldılar. İki tane evladım var, bunun için mi bu ülkeye evlat yetiştiriyorum?” diye sorarken gözyaşlarını tutamadı. 

10689859_10152940804206585_6310720130931836481_n

Sonra iki elini sıkıca kavuşturdu; “Biz Yırca’da böyle olduk, birbirimize kenetlendik. Böyle olmadıktan sonra hiçbir şey başaramayız, birleşmezsek kazanamayız.” dedi. Yırcalı kadınlar 6000 zeytin ağacının kesildiği o sabahı tekrar yaşadı, gözyaşlarını tutamadı. Salon, bu sözlerden güç aldı, Yırca’nın umut veren direnişini ayakta alkışladı.

10881906_10152940797111585_1314970703632952378_n

Yırcalılar merak edilen soruları yanıtladıktan sonra tek tek söz alarak duygularını paylaştı. Sözlerinden umut, kararlılık, birlikteliklerinden ve gittikçe kalabalıklaşan mücadelelerinden doğan güç, direnişin yarattığı değişim yansıdı. Panelin sonunda da sıcak anlar yaşandı. Farklı şehirlerden, hikayelerden gelen kadınlar, Firdevs Ünlü’nün ellerini kavuşturduğu gibi, Yırca zeytin nöbetinde olduğu gibi kenetlendi, birbirleriyle kucaklaştı. Altın madenine direnen, sondaj çalışmaları başlamadan açtıkları davada yürütmeyi durdurma kararı çıkmasıyla bir ilki başaran Karadağlı kadınlar da oradaydı. Yırcalılar Karadağın zaferini, Karadağlılar da zeytin nöbetçilerini gönülden kutladı.

10858488_10152940959241585_3975012906660734729_n

Panelin ardından Yırca Zeytin Bahçesi’ne gidildi. Köyleri için oluşturulan bahçeyi ilk kez gören Yırcalılar, tabelası önünde hatıra fotoğrafları çektirdi. Köylerinden getirdikleri fidanlar dikildi, can suları verildi.

1510392_10152944955361585_7613023675586380674_n

Muhtar Mustafa Akın; “Bugün köyümüz için yapılmış olan zeytin bahçesine nasıl birlikte zeytin fidanları diktiysek, kesilen 6000 ağacımızın yerine de 16000 fidan dikerek Yırca’yı örnek bir zeytinlik haline getireceğiz. Direnişimiz esnasında yanımızda olan herkese, Çanakkale Dayanışmasına ve Çanakkale Çevre Platformuna çok teşekkür ederiz. Yırca var oldukça Yırca zeytinliği de var olacak ve kalplerimizi bağlayacak.” dedi.

1549489_10152933897456585_1322220812611167420_n

Soma için adalet ve vicdan nöbetine katılmaya gelen Yırcalılar, Çanakkale’de iki gün geçirdi. Köylerine dönme vakti geldiğinde bu kez onlar bıraktı bizimle kalplerini… Kucaklaşarak ayrılırken, ne zaman ihtiyacınız olursa, biz koşa koşa gelmeye hazırız dediler; Yırca – Çanakkale arasında örülen dayanışmaya bir ilmek daha eklediler. Zeytinliklerin acele kamulaştırılmasına gelen yürütmeyi durdurma kararından sonra, ÇED olumlu kararına da yürütmeyi durdurma geldi. Biraz yorgun ama mutlular şimdi, köylerinde termik santral planı tamamen ortadan kalkıncaya ve zeytinliklerin imara açılmasını öngören yasa tasarısı engelleninceye kadar birlikte mücadele etmeye kararlılar. Kesilen zeytin ağaçlarının yerine binlerce fidanı dikecekleri günü bekliyorlar. Mart ayını, fidanlarla birlikte umudu da yeşertecekleri zeytin şölenine dönüştürmeye hazırlanıyorlar. Herkesi köylerine, zeytinliklerine, birlikteliklerine katılmaya çağırıyorlar. Yırca’nın direnen cesur yürekleri, güzel köylüleri, zeytin nöbetçileri artık hepimizin ailesi. Zeytin ağaçları bağladı kalplerimizi…

Yırca Halkı Yalnız Değildir

Standard

Soma’nın Yırca Köyünde 29 Ekim Cumhuriyet Bayramıyla ‘hasat bayramı’ birlikte kutlandı. Yaklaşık bir buçuk aydır dikenli  tellerle çevrili zeytinliklerine giremeyen köylüler, yılın ilk hasadını; zeytin ağaçları için sürdürdükleri direnişe destek olmak için köye gelenlerle birlikte yaptı. Resmi tatil olmasını fırsat bilerek bir gün öncesinden yola çıkıp zeytin nöbetine katılan gruplar arasında Çanakale de vardı. Çanakkale Çevre Platformu, Çanakkale Dayanışması, Kazdağı Doğal ve  Kültürel Varlıkları Koruma Derneği’nden oluşan grubun bir kısmı köylülerle birlikte nöbet sahasında sabahladı, bir kısmı evlere dağıldı. Direniş ateşi sabaha kadar yandı. Dayanışma ziyareti; köylerinde yapılmak istenen termik santral yüzünden
bine yakını kesilen zeytin ağaçlarını şirketten korumaya çalışan Yırca halkının mücadelesine güç kattı.

10744563_10152823782661585_161652786_n

Bakanlar kurulu kararıyla bir gecede acele kamulaştırılan zeyinliklerinde Kolin A.Ş tarafından Manisa’nın 3. termik santrali kurulmak istenen, karara yürütmeyi durdurma davası açmalarına rağmen hukuki süreç tamamlanmadan şirket tarafından zeytin ağaçları kesilen köylülerin kalan ağaçları için başlattığı zeytin nöbeti, o gece oldukça kalabalık geçti. Köye ikinci kez gelen Çanakkale’nin yanı sıra Greenpeace ve Kuzey Ormanları Savunması üyeleri, İzmir ve Manisa’nın ilçelerinden öğrenci kolektifleri, sivil toplum kuruluşları, çevre aktivistleri de Yırca’yla dayanışmaya geldi. Zeytin ağaçlarının aynı ateşin etrafında buluşturduğu farklı gruplar, Yırca halkı yalnız değildir mesajı verdi.

10733572_10152827340571585_1415460365155471681_o
Çevre mücadelesi örgütlerinin kendi bölgelerindeki çevre sorunlarını ve direniş deneyimlerini Yırcalılarla paylaştığı bir forum gerçekleşti. Yırca Muhtarı Mustafa Akın “Sizin desteklerinizle sesimizi bu kadar duyurduk. Bu artık Yırca’nın değil, hepimizin meselesi. Yırca hepimizin.” diyerek nöbete gelenlere teşekkür etti ve desteğe çok ihtiyaç duyduklarını belirterek herkesi Yırca’ya, zeytin nöbeti sahasına davet etti.

10750297_10152827315326585_3817482208951460233_o

Çanakkale Çevre Platformu eski dönem sözcüsü Hicri Nalbant; Kazdağları ve Çanakkale’de termik santral ve altın madenlerine karşı süren mücadeleyi anlattı; platformun Yırca’ya her konuda  yardıma hazır olduğunu söyledi.
Hicri Nalbant; “Bu uzun soluklu bir mücadele. Bu işi çözecek olan sizsiniz ve buradaki zeytin nöbeti. Biz hukuk kurallarına uyarken karşı taraf uymuyorsa direneceğiz. Birlik ve beraberliğinizin, mücadelenizin dışarıdan gelen desteklerle birlikte büyüyerek devam etmesi çok güzel ve çok önemli.” diye konuştu.

Çan’ın Karadağ köyünde Esan Eczacıbaşı AŞ’nin altın madeni aramak için toprakları ve su havzalarında sondaj çalışması yapmak istediği köylülerin hala devam eden direnişlerini ve köyün hikayesini de Mustafa Önder anlatırken Kazdağı Doğal
ve Kültürel Yaşamı Koruma Derneği Başkanı Süheyla Doğan; “Zeytin, Edremit ve çevresinin de hayatı, can damarı, tek
geçim kaynağı. Zeytinlik alanların imara açılmasını öngören yasa tasarısına  2o bine yakın imza toplayarak itiraz ettik.
Bu mücadeleyi hep birlikte kazanacağız.”
dedi.

10471334_10152822772276585_3765181098051595947_o

Zeytin ağaçlarının kıvılcım verdiği ateş gece boyu yandı. Köylülere destek vermek için İzmir’den gelen Öğrenci Kolektifleri
gitar çaldı, çocuklarla birlikte şarkı söyledi. Köylüler ziyaretçilerine çay demledi, kendi zeytinlerinden ikram etti. Nöbetin ilerleyen saatlerinde Praksis müzik grubu geldi. Haziran ayında ‘3-5 ağaç kervanı’yla yola çıkıp çevre mücadelesi verenlere müzikleriyle destek götüren Praksis, şarkılarını bu kez zeytin nöbeti tutanlar için uyarlayıp söyledi. Zeytin nöbetçileri ve Yırcalılar müzikle moral depolarken, şarkılar diğer çevre mücadelelerinin selamını getirdi.

1556379_10152827343161585_2821294387335903000_o

Sabaha kadar ziyaretçilerin nöbetleşe katılımıyla ateşi sönmeyen Zeytin Nöbeti alanı, 29 Ekim sabahı da kalabalıktı. Yırca’nın yanında yer alan sivil toplum örgütleri, pankartlarını ve mesajlarını şirketin zeytin ağaçlarını çevirdiği, hemen ardında termik santralin bacasının yükseldiği dikenli tellerin üzerine astı.

10743653_10152823428236585_1109745192_n

10698642_10152827363761585_3428847118937707540_n

Köylerine çok yakın bir mesafede bulunan termik santralin bacasından çıkan duman yüzünden sağlık sorunları yaşayan,
kül havuzundan savrulanlarla kül soluyan, eskiden tütün yetiştirir tarım yaparken artık sadece zeytinle hayata tutunabilen
400 nüfuslu Yırca köyü, madende çalışmaya mahkum kalmaktan korkuyor. Dedelerinden miras kalan zeytin ağaçlarıyla çocuklarını, torunlarını da doyurmak istiyor.

10271608_10152827358051585_4712271190084192560_n

Yine bir termik santral yapılmak istenmesine, bunun için çocukları gibi sevip baktıkları zeytin ağaçlarının katledilmesine isyan ediyor. Kolin AŞ tarafından bir kısmı 200 yaşında bine yakın ağacı kesilen köylüler, kendilerine destek olmaya gelenleri evlerinde konuk ediyor, ekmeğini paylaşıyor. Zeytinliklerinin dikenli tellerle çevrilmesiyle değişen hayatlarını, dozerlerin önüne nasıl yattıklarını, zeytin ağaçlarına nasıl olup da kıyabildiklerini anlayamadıklarını hiç bıkmadan anlatıyor.

10733708_10152823636736585_437479211_n
29 Ekim sabahı, Muhtar Mustafa Akın’ın öncülüğünde köylüler ve ziyaretçiler zeytinliklere girerek yılın ilk hasadını yaptı. Üzerinde zeytinleriyle kesilen, kurumaya başlayan zeytin ağaçların yanından geçerek hasada başlayan köylüler, uzun zaman sonra zeytinlerine kavuşmanın buruk mutluluğunu yaşadı. Çevrecilerin de yardımıyla bir bayram havasında geçen hasatta kasalar kısa sürede doldu. Köylüler tel örgülerle çevrili zeytin ağaçlarına yaklaşamadıkları için bu sene zeytinlerinin bakımsızlıktan küçük kaldığını savundu.

10632590_10152827352781585_3593175167250836854_n

1979150_10152827323001585_3723165028321520687_o

Hasatın ardından Çanakkale’den Yırca’ya zeytin nöbeti dayanışması adına ortak basın açıklaması yapan Çanakale Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. İlhan Piirinçciler;  “Yırca köylülerin yanındayız. Zeytin nöbetinin 42. gününde, 29 Ekim’i, zeytin hasadı bayramı olarak kutluyoruz. Dikili, Bergama, Ayvalık, Manisa, Salihli, Soma, Turgutlu, Çanakkale Dayanışması, Çanakkale Çevre Platformu, Çanakkale emek ve demokrasi güçleri Yırca köyünün yanında. Yırca’nın 500 dönümlük zeytinlik arazisi müşterek alanımızdır. Validebağ Korusu, Gezi Parkı, Kazdağları, Munzur dereleri,  Toroslar nasıl müşterek alanımızsa, Yırca da müşterek alanımızdır. Yırca köylüleri, köylerini ve zeytinliklerini savunmaya devam ediyorlar. Bir haftadır Validebağ’da direnenler, Yırca’ya destek selamlarını iletiyorlar. Bugün Yırca’da direnenler, Validebağ’a destek mesajlarını iletiyorlar. Yaşasın Yırca dayanışması, yaşasın Yırca direnişi.” dedi.

10697268_10152826852056585_887314541527906314_o

Hasat sırasında zeytinlikten aldığı zeytin dalını yanında taşıyan köylü Mehmet Öztürk, elindeki dalı göstererek;  “Sayın vekillere sesleniyorum. Buna derdiniz ki; barış dalı… 6000 barış ağacını kesmeye nasıl gönlünüz el veriyor? diye sordu.

1979682_10204871536134367_7929355440567042846_n

Çanakkale’den Yırca’ya dayanışma için gelenler, nöbeti yeni ziyaretçilere devretmeden önce ; “Diren Yırca diren”,
“Birleşe birleşe kazanacağız.” Yırca halkı yalnız değildir.” sloganları attıı. Yırca’daki zeytin nöbeti, hiç sönmeyen
ateşin etrafında, nöbeti birbirine devrenden çevre savunucularının desteği ve köylülerin umutlu bekleyişiyle devam ediyor.

10749117_10152823447316585_1070920647_n

Kaz Dağları Seni EkoFest’e Çağırıyor…

Standard

Eşi benzeri olmayan havası, tabiat harikalarıyla Kaz Dağları; bereketini bu kez ekolojik yaşam deneyimiyle
sunmaya hazırlanıyor. 3 – 7 Eylül tarihleri arasında Kazdağlarında Eko Festival düzenleniyor.
Çanakkale’nin Ayvacık ilçesine bağlı Adatepebaşı Köyü’ndeki Fidanlık mevkiinde yapılacak Eko Fest;
doğada düzenlenecek ilk ekolojik festival olma özelliğini taşıyor.

156009_781491578585272_1712344817211686751_n
Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği tarafından organize edilen Eko Fest ile, Edremit Körfezini ve dereleri tehdit eden HES lere, baraj projelerine, altın madenciliğine, zeytin yasasında yapılmak istenen değişikliklere, diğer ekolojik problemlere dikkat çekilmesi hedefleniyor. Kaz Dağları çevresindeki doğal ve kültürel varlıklar konusunda farkındalık yaratmaya, çevre mücadelesindeki bilgi ve deneyimleri paylaşmaya, katılımcıları ekolojik yaşamla tanıştırmaya yönelik festival programına; gençlerin yoğun ilgi göstermesi bekleniyor.

10520676_784319138302516_7600893234760363272_n

Eko Fest’in programına gelince…
Kaz Dağları’nın eşsiz doğasını keşif yürüyüşlerinden spor aktivitelerine, müziğe,
belgesel gösterimlerinden söyleşi ve panellere,
danstan yogaya, yaratıcı dramaya,
doğal sabun, merhem, yemek yapımı,
çocuklarla yaratıcı sanat gibi ekolojik yaşam bilgisini destekleyen atölyelere kadar bir dizi etkinlikle
katılımcılar beş gün boyunca hem çevre mücadelesi konusunda bilgi ve deneyimlerini paylaşacak,
hem de ekolojik yaşam ve doğayla temas kuracak.
‘Doğa mücadelesinin bir parçası olarak hayvan hakları’, ‘Kazdağı ve Madra Dağı yöresinde doğa koruma mücadelesi’, ‘Kazdağı ekosistemi’, ‘Kazdağı ve mitoloji’, ‘HES, altın madeni ve termik santrallerin tarıma etkileri’, ‘Zeytin yasası değişiklik girişimi ve olası sonuçları’ gibi konular uzman isimler tarafından anlatılacak, forumlarda tartışılacak.

10460229_784318171635946_3778589247221967208_n
Üzerinde baraj yapılacağı iddia edilen Mıhlı Çayının yakınında Darıdere Tabiat Parkı mevkii, Kazdağı Suyu Fabrikası’nın bahçesinde gerçekleşecek Eko Fest için hazırlıklar tüm hızıyla sürüyor. Duştan tuvalete, sağlık ve güvenlik hizmetlerinden yemeğe, ziyaretçiler için doğal ürün stantlarından Küçükkuyu’dan çadır alanına ulaşımın nasıl sağlanacağına kadar bütün ayrıntılar düşünülüyor.

İlk kez düzenlenecek Eko Fest için oldukça heyecanlı olan Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Süheyla Doğan Ünal; “Çadırını kap, Kazdağları’na gel” çağrısıyla festivali anlattı:

Biz Eko Fest ile dikkatleri HES tehlikesine çekmek, ekolojik yaşam deneyimlerini gençlerle birlikte keşfetmek istiyoruz. Edremit Körfezi’ni tehdit eden en temel problem HES’ler. Zeytinli Çayı’ndan Mıhlı’ya kadar neredeyse bütün derelerin üzerinde bir proje görünüyor. Kamp alanını Mıhlı Çayı’nın üzerinde belirledik. DSİ Bölge Müdürlüğünden çok detay alamasak da; bu bölgede bir baraj yapılacağı bilgisine sahibiz. Eğer baraj yapılırsa, bu alan sular altında kalacak, o nedenle Eko Fest için burayı seçtik. Festivalle özellikle gençlere ulaşmayı hedefliyoruz. Çevre mücadelesinde onlarla birlikte olmak istiyoruz. Paneller, söyleşiler ve belgesel gösterimleriyle HES’lere, Edremit Körfezi’ni, Kaz Dağları’nı, doğayı bekleyen tüm tehlikelere dikkat çekmek istiyoruz. Bu deneyimi bizimle yaşamak isteyen herkesi çadırlarıyla, çocuklarıyla, evcil hayvanlarıyla birlikte Kaz Dağları’na bekliyoruz.   

 

http://ekofestival.com/

https://www.facebook.com/EkolojikFestival?fref=ts