Monthly Archives: Nisan 2014

Tartışmaya açık çayın altı; “Yüzyüzeyken Konuşuruz” bunları…

Standard

 

Toplum tarafından onaylanan aşkıyla deniz manzaralı bir ev düşlerken avatars-000037469266-h69yv0-crop
denizinden uzaklaşıp kovaya düşen balık gibi hissedenlerin,
Aynı dertten muzdarip, aynı kentten yorgun düşenlerin,
Kuşların uçuşuna, hayata hayret edip
Gel diyemeyip sadece hiç bir yere gitmemesini isteyenlerin,
Dışarıdan bir kase çorba içmenin sürekli keyfiyle aldanıp
Kendi evinde deplasmana düşenlerin,
Denize kıyısı olmayan insanları sevemeyenlerin,
Çocukluğunun Bakkal Osman Abi’sini özleyenlerin,
Poşet çaylara karşı savaşta demliğin safında olanların
Teknolojinin getirdiği iletişimi değil;
yüzyüzeyken konuşmanın samimiyetini seçenlerin günlük hallerini
kendi diliyle anlatan, internet üzerinde başlayan,
gittikçe kalabalıklaşan “minimalist bir canlı müzik projesi” …

 

 

Kaan Boşnak yazıyor şarkı sözlerini…
2011’in başlarında tek başına gitarıyla kaydedip internette paylaşırken şehir hikayelerini,
Engin Sevik katılıyor ona elektronik gitarıyla
Ve sokak sesleri, anlık tepkileri, bir bardak demli çay kaydettikleri şarkıların fonunda…
2013 yılında Fono Müzik etiketiyle çıktı ilk albümleri
Yapımcılığını üstlenen bas gitarist Burak Güngörmüş ve davulda Can Kalyoncu’yla
konserlerle, yeni şarkılarla, kayıtlarla birlikte devam ediyor “Yüzyüzeyken Konuşuruz” yola…
Parlak tanıtımlara ihtiyaç duymadan, gittikçe yayılıyor müzikleri kulaktan kulağa
İkinci albüm pek yakında…
Dinleyenleri, özellikle de grubun ilk zamanlarından sıkı takipçileri
kalabalıklaştıkça samimiyetin kaybolacağı, severek paylaştıkları şarkıların popüler müzik kültürünün
her sesi tekdüzeleştiren akımına kapılacağı korkusuyla endişeli…
Gizli gizli dinleseler şarkıları olacak; öyle ki : )

Denize kıyısı olmayan insanları sevememe halimi şarkılarında bulduğumdan beri
Yakın takipçileriyim ben de, radyo programımda da seve seve paylaşıyorum  farklı, naif, lirik müziklerini…
Çanakkale’den başlayan kısa turnenin tadını çıkardık fırsattan istifade hem canlı performansları,
hem de üniversite bahçesindeymiş gibi samimi, kahkahası bol sohbetimizle : )
Her ne kadar Kaan Boşnak “çay geyiğinin” bitmesini beklediklerini söylese de,
Burak Güngörmüş’ün çay içer misiniz sorusuyla röportajımıza dahil oluyor bir bardak çay yine : )
Yeni albümden dinleyicilerine, festivallerden ülke hallerine, aralarındaki “dayı” samimiyetine dayanan dostluktan popüler müzik kültüründe farklı durabilme haline konuştuk şarkılara müthiş bir enerjiyle eşlik edilen şahane konser öncesinde; yüzyüze : )

yyyyyyyyyy

Hoşgeldiniz Çanakkale’ye : ) Grubun kuruluşu ya da bu ismi nasıl aldığı kısımlarını geçiyorum; defalarca yanıtlamışsınız daha önce…

Teşekkür ederiz, çok ince bir davranış gerçekten… ( gülüşmeler )

Bundan yaklaşık üç yıl önce; lise bitmiş, müzik grubunuz dağılmışken, evde tek başınıza yazıp gitarla videoya kaydedip internette paylaştığınız şarkıları aylar sonra bu kez yüzlerce dinleyiciyle “yüzyüze” söyleyeceğinizi bilseniz, sanırım daha kolay atlatırdınız o buhran dönemini…

Kaan Boşnak: Bu durumun da kendi dönemleri içinde bazı sıkıntıları olabiliyor. Hitap ettiğimiz kitlenin bir anda büyümesi, tehlikeli bir şey olabiliyor bazen ruh sağlığımız açısından : ) Arkadaşlarım da öyle düşünüyordur herhalde…

Engin Sevik: Kesinlikle öyle… Yer yer gözümüzü korkutan bir hale gelebiliyor dinleyici kitlesinin büyümesi, çeşitliliği…

Aynı tedirginliği dinleyicileriniz de taşıyor sizinle… Özellikle “Yüzyüzeyken Konuşuruz”u ilk günlerinden beri takip edenler daha çok endişeli; ya tanındıkça değişir, popüler kültürün dayattıklarının etkisine girerseniz diye…  Siz nasıl okuyorsunuz gittikçe kalabalıklaştığınız bu hikayeyi, neresindesiniz yolun?

Kaan Boşnak: Yola çıktığımızdan beri ne seviyeye gelmek istediğimizi, nereye ulaşmak istediğimizi hiç konuşmadık aslında… Sadece içimizden geleni yapıyoruz, o da aslında çok da planlamadığımız bir yere getirdi bizi… Konserler, yolculuklar, hep beraber olmak… Güzel gidiyor her şey, eğleniyoruz…

Yalnızdınız en başında, sonra Engin Sevik katıldı size…
Daha sonra Can Kalyoncu ve Burak Güngörmüş’le geldiniz “yüzyüze” …

yyy10152306135869701_988060787_nCan Kalyoncu: Ekibe en son ben dahil oldum. Heyecanım hala yeni… Kaan’la Kadıköy’den tanışıklığımız vardı, daha sonra sohbet muhabbet derken bir gün prova yapma imkanımız oldu. Ben zaten grubun şarkılarını biliyordum. Çabuk aşina oldum. Hepsiyle de paralel bir müzik anlayışımız var. Hiç bir şey zor olmadı, her şey çok güzel gidiyor. Gittikçe alışıyoruz birbirimize…

Grubun isminin çıkış hikayesi de çok eğlenceli; Engin Sevik’le internet üzerinde isim hakkında yazışırken bunları “yüzyüzeyken konuşuruz” diyorsunuz ve… : )
İsme farklı farklı derin anlamlar yüklenmesi sorumluluk da  getirdi mi aslında bu kadar basit olan hikayeye?

Kaan Boşnak:  Evet, öyle bir durum var. Biz bu konu hakkında konuşmadık hiç, dinleyiciler de konuşmuyorlar. Bu da “çay” geyiği gibi bir gün bitecek elbette…

Çay muhabbeti bitti mi?

Kaan Boşnak: Umarım bitiyordur, duacıyız bitmesi için : )

Eyvah, ben de bir soru hazırlamıştım çayla ilgili ama geçiyorum o zaman : )

Kaan Boşnak: Lütfen geçin, sormayın bize öyle sorular : )


yy701_731175437_nAçık Radyo’nun bu yıl 11 kez düzenlediği Radyo Günleri kapsamında katıldığınız programda beş şarkı söylediniz, beşi de yeni… Biraz bahsedelim mi?

İkinci albüme koymayı planladığımız, üzerinde düşündüğümüz, çalıştığımız birkaç güzel şarkı var, bakalım belki bugün de çalarız. Henüz tam olarak o şarkılar hakkında bir şey konuşmayalım, çünkü müzik hakkında konuşmak; mimari hakkında dans etmeye benzer diyerek buradan sıvışmak istiyorum : )

Daha önceki röportajlarda ikinci albümün; 60’lı yılların psychedelic rock müzik geleneğine bir saygı duruşu olacağını söylemişsiniz. 

Kaan Boşnak: Sevdiğimiz müzik tarzlarında başı çeken dönemlerden birisi; 60’lar psychedelic dönem… İlk albümde o işin içine çok fazla girdiğimizi söyleyemeyiz ama ikinci albümde biraz daha o havalardan estirmek, müziği ön plana çıkarmak istiyoruz.

İlk albüm “Evdekilere Selam”ın hikayesini yapımcılığı da üstlenen Burak Bey’den dinleyelim mi?

Burak Güngörmüş: Yüzyüzeyken Konuşuruz’dan haberdar olduktan sonra kendileriyle irtibata geçtim ve birlikte bir kayıt yaptık.  Albüm teklif ettim, sonra da grubun yapımcısı olarak onlarla devam ettim. Hala elimden geldiği kadar o işleri kovalamaya çalışıyorum. Şimdi ikinci albüm kayıtlarına başlayacağız. İlk albümü Maslak’da Deney Evi Stüdyosu’nda kaydetmiştik, yine aynı stüdyoda kayıt yapmayı planlıyoruz. Bunun yanı sıra konserlerimizi kaydediyoruz, ev kayıtları yapmaya da devam ediyoruz. Müzikten kopmadan, sürekli bir çalışma halindeyiz. Büyük stüdyolarda değil de küçük amfilerle kendi ortamımızda çalmayı çok seviyoruz. O sıcaklığı, sevdiğimiz ortamı albüme yansıtmaya çalışıyoruz. Sevdiğimiz diğer müzisyenlerle beraber anılmak, onlara benzer müzikler yapmak, onların içinde kendimize ait orjinallikler yakalamak gibi sevdalarımız var.


Bütün bu anlattıklarınız karşı tarafa da geçiyor olmalı ki müzik eleştirmenlerinin de dinleyicilerinizin de müziğiniz hakkında buluştuğu ortak nokta; samimiyet… Tamam demli çaya gelmeyeceğim ama Bakkal Osman Abi, yalnız terlikler, boşalan telefon şarjı, sinema bileti, kaçan otobüsler gibi günlük hayatımızdan çok aşina olduğumuz sahnelerle günlük hallerimizi, 90’lar çocukluğu sıcaklığında anlatıyormuşsunuz gibi geliyor bana da… Siz neler söylersiniz yazdığınız sözler hakkında?

Kaan Boşnak: Bunun üzerine çok fazla düşünmüyorum aslında ama şunu söyleyebilirim; bu biraz okuyarak, izleyerek, etkilenerek büyüdüğümüz akımlarla ilgili olabilir. Sözleri ben yazıyorum, kendi adıma konuşmam gerekirse, ikinci yeni akımı etkili olmuştur sözlerimde…

Edebiyat bölümü okuyordunuz değil mi, devam ediyor mu? Grup dışında başka neler yapıyorsunuz?

Kaan Boşnak: Ediyor, o kendince gidiyor, ben dahil olmuyorum : )

Engin Sevik: Okul devam ediyor benim de, gitar dersleri veriyorum bir de…

Can Kalyoncu: Ben de Yıldız Teknik Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Bölümü’nde okuyorum; Müzik Toplulukları Programı’nda… Davul, dalım da… Yoğun bir eğitim görüyorum, sürekli okuldayım. Onun dışında caz müziğe ilgim var. Sürekli öğreniyorum ve bundan keyif alıyorum.

yyyy90681621_nBurak GüngörmüşBen kendi açımdan neyin neresinden tutabiliyorsam, onu kaldıranlara yardım etmeye çalışıyorum. Birinci albüm oldu, ikinci albümü yaptıktan sonra daha çok insana ulaşacağımızı ümit ediyorum. Güzel bir müzik yapıyoruz, ben seviyorum Kaan’ın yazdıklarını; kendim yazmışım gibi hissettiğim, peşinden koştuğum güzel sözler. Ortak hayallerimiz güzel…Yurt dışında festivallere gitmek istiyoruz, oralarda kendi dilimizde söylemek istiyoruz. Güzel her şey, çok seviyorum arkadaşlarımı, yapımcı gibi değil bir müzisyen gibi bakıyorum.

Kaan Boşnak: Dayı gibi bakıyor : )

Dayı dediğiniz kimdi bu arada, Açık Radyo’daki programda da sürekli bahsi geçti… Siz misiniz dayı? : )

Burak Güngörmüş: Herkes dayı aslında bizde, çok kafa karıştırıcı bir şey … (gülüşmeler) Biz öyle güzel, öyle samimi bir arkadaşlık kurduk ki hep birbirimizi kollama üzerine, “dayı” kavramını geliştirdik. Hepimiz birbirimizin dayısıyız : )

Ekşi Fest 2013 Alternatif Sahne’de grubu tanıyıp takip etmeye başlayan çok dinleyiciniz var. Bu yıl da katılacak mısınız festivallere, üniversite şenliklerine?

Kaan Boşnak: Biz çok istiyoruz festival sahnelerinde çalmayı ;çünkü özellikle Anadolu’da çok güzel sistemlerde, büyük sahnelerde konser verme şansımız olmuyor. Festival sahneleri de büyüklük, dinleyici ve ses sistemi açılarından gerçekten velinimet. O yüzden  festivalde çalmak; bir grubun, bir müzisyenin en çok tercih edeceği konser biçimidir. Biz de istiyoruz. Galatasaray Lisesi’nin festivalinde çalmıştık ilk kez, iki yıl önce… Ekip yine değişikti, o zamandan kalan tek kişi benim şu anda : ) Sonra Ekşi Fest’de çaldık. ODTÜ Rock Festivali’nde çalacaktık ama cenazemiz vardı ülkece, çalamadık…

Müziğiniz Büyük Ev Ablukada’yla, Yok Öyle Kararlı Şeyler’le, Sakin’le kıyaslanmış yorumlarda ama ben grupları birbirine benzetmeye çalışmak yerine; anlatılmak istenilenin yalın halde, daha naif bir müzikle, doğal seslerle,  büyük reklamlara ihtiyaç duymadan, samimice paylaşılabileceğini kanıtlayan yeni bir tarz geliştiğini düşünüyorum. Siz ne dersiniz?

Kaan Boşnak: Bilinçli yapılmış bir hareket olmayabilir ama bunun bir akım olduğu gerçek, bu konuda size katılıyorum. Saydığınız grupların hepsi bizim sevdiğimiz, dinlediğimiz gruplar zaten, bizim dönemimiz. Ben bir insanın kendi döneminde kaliteli müzik yapan arkadaşlarına, çevresindeki insanlara tamamen sırt çevireceğine, duymazlıktan gelebileceğine inanmıyorum. Birini birine, bir şeyi bir şeye benzetmek; yüzyıllardır devam eden sosyolojik bir rahatsızlık olduğu için, onun üzerine konuşmaya gerek bile yok.

Kesmeşeker’den de ilham aldığınızı söylemişsiniz müziğinizde… Cenk Taner’le tanıştınız mı?

Kaan Boşnak: Cenk Abi geliyor bizim konserlerimize, çok severiz kendisini, o da bizi sever. Ortak bir şeyler de yapacağız galiba, bir şarkı olabilir. Konuştuk da lafta kaldı şimdilik, bakalım… Bütün özel şeyleri de anlatıyorum bugün: )

Şarkı sözleriniz hakkında konuşmayı çok sevmediğinizi söylediniz ama yenilerden Tarla şarkısının hikayesini çok merak ettim : )

Kaan Boşnak: O hiçbirimizin yaşanmış bir hikayesi değil; tanıştığım bir karakterin hikayesi… Şarkının içeriğiyle ilgili çok fazla bilgi vermek istemiyorum ama, bırakalım öyle kalsın…

Doğaçlama da yapıyorsunuz sanırım sahnede…

Kaan Boşnak: Biz onlara doğaçlama demiyoruz, takılıyoruz. ( gülüşmeler)   Eserse… Güzel olabiliyor. Bazı şarkılarda belli ölçülerde belli özgür alanlar bırakıyoruz kendimize. O sırada baskın enstrümanı çalan arkadaşımız o müziğin üzerine takılıyor.

Nihilist kelimesi sık kullanılmış sizin için sosyal medyada, …

Burak Güngörmüş: Nihilist mi? Biz çok duyarlı insanlarız, yarın konusunda da büyük sıkıntılarımız var. Bu ülkede yaşayıp nasıl nihilist olabilirsiniz ki? Nihilist insanlara da saygı duyuyorum ama ben bankacı olup hayatımı garantiye almadım, bas gitar çaldım, ölene kadar da çalmak istiyorum. Sorumluluk sahibi insanlarız hepimiz. Dolayısıyla nihilist bir halimiz yok.

Zaten anladığım kadarıyla az önce de bahsettiğiniz sözleriniz hakkında çok düşünmeme, sahnede takılma gibi grubunuza ait müzikal hallere yönelik yakıştırılmış bir tanım gibi geldi bana; hayata bakışınızdan ziyade… Gezi için yaptığınız şarkı da yaşananlar karşısındaki tavrınızı ortaya koyuyor hem de…

Kaan Boşnak: Biz jenerasyon olarak daha önce gezi gibi bir olay yaşamamıştık. Bu kadar derinden etkileyici, toplumsal bir olayla ilk defa karşı karşıya kaldık. Bizim de müzisyenler olarak etkilenecek çok fazla şey yok etrafımızda… Ya aşık oluyoruz, ya birilerini kaybediyoruz. Gezi’den tabii ki çok etkilendik, fiili olarak olayların içinde de bulunduk, bir iki hafta içinde çıktı ortaya “Sen Taştan Biz Ağaçtan”…

Burak Güngörmüş: Nasıl olmayalım ki, olayların içinde olmayacak bir insan mı var? Pire için yorgan yakıyorlar, pireleri bulamıyorlar. Yeter, artık patlamak üzereyiz. İnsan olarak, sanatçı olarak nasıl duyarlı olmayalım ki… On yaşında bir çocuk öldü. Şarkının hikayesi değil de, ülkenin hikayesi çok acıklı …

Yüzyüzeyken Konuşuruz’un popüler müzik sektörünün dayatmak istediği o tek tip biçime karşı duruşu peki?

Kaan Boşnak: Grup olarak çok sert bir tavrımız var ve o tavırdan asla taviz vermeyeceğiz dememiz çok doğru bir davranış olmaz herhalde ama evet, tavrımızdan taviz vermeden, bir duruşumuz olsun istiyoruz bu piyasanın içinde… Kendi yağında kavrulan bir grup diyebiliriz Yüzyüzeyken Konuşuruz için… Kendi çevresince bir şeyler anlatabilen ve kendisini anlayan insanlara ulaşabilen bir grup… Benim gördüğüm bu, daha fazla üzerinde düşünmedim yaptığım müziğin, aslında hiç düşünmedim, şu an düşünüyorum, onun için saçma cevaplar veriyor olabilirim : )

İlk albüme on şarkınız girdi. Yeni şarkılar üzerinde çalışıyorsunuz şimdi fakat bir albüm daha yapacak kadar şarkınız var hali hazırda internet ortamında… Yeniden düzenleme yapacak mısınız onlara?

Kaan Boşnak: Bazı şarkılar benim tek başıma çaldığım dönemde kaydedilen şarkılar olduğu için onların çoğunu artık çalmayı düşünmüyoruz ama içlerinden seçtiğimiz birkaç şarkı var, sürpriz olsun onlar…

Burak Güngörmüş: Kaan’ın özellikle şehir ozanı kimliğiyle yazdığı, başlattığı proje elektriklendi biraz : )Kaan’ın o tarafının da süregelmesini istiyoruz, mesela bu akşam konserde Kaan bazı şarkıları tek başına söyleyecek, Engin’le ikisi de çalacaklar, hep beraber de çalıyoruz… Bunlar bizim renklerimiz, yarın Can bir tane şarkı yazar, hit olabilir : ) Ne olacağını bilmiyoruz ama hiç durmadan çalışıyoruz. Ne mutlu ki insanların gözlerinde, şarkılara eşlik ederken o enerjiyi görebiliyoruz.  Ben bazen Kaan’la Engin çalarken insanların fotoğraflarını ,videolarını çekiyorum gizli gizli : ) İnsanların sevdiğini görmek, alkışlanmak çok hoş bir şey…  Ama bazen konsere gelip, aralarında konuşurken kopuyorlar ve bizim çıkardığımız sesin üzerinde ses çıkaranlar oluyor. Hoş, onlar da olsun : )

yyy186467_n

Sahnede ve twitter üzerinde dinleyicilerle kurduğunuz iletişime dair olumsuz yorumlar da var sosyal medyada, bu konuda bir şey söylemek ister misiniz?

Kaan Boşnak: İnsanlar kendi açılarından görüyorlar her şeyi, biz de kendi açımızdan görüyoruz. Biz örnek olması gereken insanlar değiliz, kimse bizi örnek olarak görmesin. Biz de insanız, bizim de yaptığımız bazı davranışlar yanlış olabilir. Biraz daha göz önünde bulunduğumuz için bunların konuşuluyor olması önemli değil, takılmamak zorundayız. Konserlerde bizi dinlemeye gelip ama bize saygı göstermeyip kendi aralarında konuşan insanları tabii ki uyaracağız, bundan daha doğal bir hakkımız olamaz, eğer konu buysa…  Eğer konuşacaklarsa zaten konsere gelmesinler. Biz de uyarırız sahneden, kızarız yani, sinirli insanlarız, bakmayın öyle güldüğümüze : )

Burak Güngörmüş: Asabiye var bende… ( gülüşmeler )

Şahane bir sohbetti, çok keyifliydi, çok teşekkür ederiz hepinize… Bayıldık birbirinizle olan ilişkinize, enerjinize… Çok tanınmanızdan endişe edip sizi gizlice dinleyen takipçileriniz kızmasın bana ama, onların aksine daha uzun yıllar paylaşıldıkça çoğalır dilerim bu sözler, bu müzik “yüzyüze”… Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı bize?

Kaan Boşnak: Greyfurt : )

Engin Sevik: Ben teşekkür ederim geldiğiniz için…

Can Kalyoncu: Ben de öyle, ve portakal suyu : )

Burak Güngörmüş: Ben de biliç diyorum o zaman : )

Soundcheck sonrası valizlerini otele bırakır bırakmaz ayaklarının tozuyla sorularımızı yanıtlayan “Yüzyüzeyken Konuşuruz” grubuna, yolculuk boyu ve sonrasında da attığım mesajlara verdiği bol gülücüklü cevaplarla çok yardımcı olan enerjik menajerleri; adaşım Güneş Uygur’a, Hakan Yalçın’a, Kampüs FM Genel Yayın Yönetmeni Osman Cevizci’ye, röportajın fotoğraflarını çekerken yakın takipçisi olduğu grubun gittikçe tanınmasından duyduğu endişeyi dile getirerek yüzlerce dinleyicinin hissine tercüman olan, renk katan ÇOMÜ Radyo Sinema öğrencisi Ramazan Öksüzoğlu’na ve son olarak denize kıyısıyla yaşayanlara sonsuz teşekkürler…