Monthly Archives: Nisan 2015

Kazdağları’nda var bir Buluşma…

Standard

8-9-10 Mayıs tarihlerinde Çanakkale’nin Bayramiç İlçesi, Evciler köyüne bağlı
Ayazma’da gerçekleşecek 2. Kazdağları Buluşması büyük heyecan yarattı.
Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanından yaşam savunucularının
Kazdağları’nın kucağında kamp ateşini birlikte yakmasına sayılı günler kaldı.
Çanakkale Çevre Platformu’nun organize ettiği buluşma
gönüllü, amatör, kolektif ruhu ve yaşamdan, doğadan yana tavrıyla
geçen yıl katılanların hafızalarında en sağlam yerini aldı.
“Altın madenciliğine, doğa talanına hayır” mesajı,
Kaz Dağları’dan Kuzey Ormanları’na,  HES’lere direnen derelerden Yırca’ya,
Akkuyu’dan Sinop’a kadar yankılandı.
Duyanlar duymayanlara, katılanlar katılmayanlara anlattı,
sıradaki buluşma için sabırsızlananların sayısı çoğaldı.
Bu esnada 2. Kazdağları Buluşması’nın sosyal medya hesaplarına soru yağdı.
“Çadırımı aldım, heyecanla çarpan kalbimle hazırım.
Vakitlice yola koyulalım ki Kazdağları’nda buluşalım.”
İyi ama nasıl? Buyurun, buradan başlayalım.

Fotoğraf: Aykan Özener

Fotoğraf: Aykan Özener

Kaz Dağları Buluşması’na ben de katılabilir miyim?

Tabii ki katılabilirsin. Mutlaka sen de gelmelisin! Yoksa Kaz Dağları’nın hepimize yaptığı çağrıyı duymadın mı daha? Dinle bak ne diyor sana: “Eğer ‘oradaydım’ demek istiyorsan… İda’nın kamp ateşinde ısınmak, sofrasında oturmak, yıldızların altında uyumak, başka bir dünyanın mümkün olduğuna senin gibi inanan insanlarla tanışmak, doğa talanına izin vermeyeceğini herkesle birlikte anlatmak, doğaya ait olduğunu hatırlamak ve fısıldadığı masallarda saklı sırra varmak istiyorsan, çadırını, kalbini ve heyecanını al, gel.
Kazdağları seni çağırıyor. Sen yoksan, masal bir eksik başlıyor…”

Evet, kesinlikle beni çağırıyor! 8-9-10 Mayıs’ta ben de Ayazma’dayım.
Kayıtlar bitmedi umarım. Beni de yazın ! Yer kaldı mı, peki ücret ne kadardı?

Kazdağları Buluşması ücretsizdir ve hep ücretsiz kalacaktır. Kayıt, ek kontenjan, sayı bildirmek gibi şeylere gerek  yok. Geç mi kaldım karar vermeye diye endişelenmenize de… Ayazma’daki kamp alanının büyüklüğü yeter çadırlarımızı yan yana dizmeye. Dileyen herkes kalkıp gelebilir. Üstelik çocuklarınızı da getirebilirsiniz. Tablet ve telefonlardan uzak kalacağı, ağaçları ışıklı ekrandan değil de gövdelerine dokunarak tanıyacağı, toprağa basacağı, hiç unutamayacağı bir deneyimi paylaşırsınız. Çadırda kalabilir mi, üç gün boyunca kamp alanına uyum sağlayabilir mi konusunda içiniz rahatsa, hadi söyleyin gidiyoruz diye ona da. Hazırlansın, varsa flüt, melodika, mızıka gibi müzik aletini, bir de boya kalemlerini getirsin yanında. Praksis’in çocuklarla yapacağı müzik atölyesinde şarkılar söyleyecekler doğaya.
Sahi siz başlamadınız mı hazırlıklara daha?

Başlamaz mıyım? Kaz Dağları’nda buluşacağımızı duyduğum ilk andan beri hazırım.
Düşününce bile heyecanlandım! Çantama neler koymalıyım?  

Uyku tulumu, mat, her ihtimale karşı yağmurluk, kişisel hijyen malzemeleri, büyük çöp poşeti, ışık kaynağı,
zirveye çıkacaksanız uygun kıyafet, ayakkabı…

Sazınızı, sözünüzü, çadırınızı. Heyecanınızı. Varsa, çaldığınız müzik aletini. Yazmayı seviyorsanız kağıdı, kalemi.
Şarkı söylemeyi seviyorsanız size eşlik edecek ritimleri, kalbinizin sesini. Anlatmayı seviyorsanız hikayelerinizi.
Kazdağları Buluşması’nda çizgileri taşırarak boyanacak resimlere bir iz de siz bırakmak isterseniz keçeli kalemlerinizi.

Ayazma serin olur, üşütmeyin, kalın birkaç parça eşyayla çantada yer kalırsa battaniye de getirin.
Sizi yoran, yük olan, günlük koşturmalarda, kalabalıklarda, işle ev arasındaki rutin yolda, trafikte, gürültüde,
nefes aldırmayan gri beton yığınları arasında sizi siz olmaktan ve doğadan alıkoyduğuna inandığınız ne varsa,
yaklaştırmayın onları çantanıza.  Paylaşmak istediğiniz bir şey olursa,  onu da almayı unutmayın yanınıza.

Biz hazırız, çantamız da… Sabırsızlanıyoruz yola çıkmaya. Nasıl gidilir Ayazma’ya?
Belli noktalardan otobüs kalkacak mı mesela?

Bilenler bilir, yolculuğun da bu maceranın bir parçası olması, Kazdağları Buluşması’nın bir başka heyecan verici özelliğidir. Bu senede bir kez gerçekleşen büyük buluşmaya dahil olmak için yola koyulan hevesli katılımcılar, Ayazma’ya kendi imkanlarıyla gelir. Kazdağları’nın eteklerinde, elma bahçeleriyle bezeli yeşile uzanan yol, bizzat deneyimlenir.

İster gruplar halinde, tuttuğunuz otobüslerle, şarkılar söyleyerek gelin, ister sizinle aynı şehirden yola çıkacaklarla sosyal medya hesaplarınız üzerinde iletişime geçip, birbirinize yol arkadaşlığı armağan edin. Yola yalnız çıkıp biraz kendinizi dinlemeyi tercih edersiniz belki, ya da sıkı dostlarla arabalara doluşup kahkahalarla anlatılacak hikayelere yenilerini eklemeyi… Yolda otostop çeken sırt çantalı birilerine rastlarsanız, durup alırsınız değil mi?

İzmir, Ayvalık, Edremit, Küçükkuyu tarafından gelenler, Çanakkale’nin Ezine ilçesinin girişinden Bayramiç tabelasının gösterdiği yöne sapacaklar. İstanbul tarafından gelenlerse, Ezine’nin çıkışındaki Bayramiç yönünden devam edecekler. Ezine ile Bayramiç arası 27 kilometre. Bayramiç ile Evciler Köyü arasıysa 20 kilometre. Evciler köyünün içinden geçip yaklaşık 5 kilometre daha gidince, nihayet buluşuyoruz Ayazma kamp alanında.

Yola Çanakkale’den çıkacaklara ya da orada aktarma yaparak Ayazma’ya gideceklere gelince,
Otobüs firması Bayramiç Seyahat, Çanakkale Otogardan Bayramiç’e, Bayramiç Otogardan da Ayazma’ya götürecek.
Bayramiç’den Ayazma kamp alanına yol ücreti, araçların doluluğuna göre, sayıya bölünecek.
Ayrıntılı bilgi edinmek için Bayramiç Seyahat:  (0286) 7731830
Yetkili Hasan Güner: 0542 721 09 34

harita

2. Kazdağları Buluşması’nın programında kim bilir ne etkinlikler vardır ?

8 Mayıs Cuma günü Ayazma kamp alanında buluşma. Çadırları kurma, tanışma, İda Kamp Ateşini yakma.

9 Mayıs Cumartesi sabahı erkenden kalkıp yola koyulma. Zirveyi hedefleyenlerle yaklaşık 9 saat sürecek yürüyüş ve tırmanma. Kalan gruplarla Kazdağları’nın mitolojide geçen berrak pınarlarını, masalları andıran yollarını keşfe çıkma.
Söyleşiler, sürpriz atölyeler. Müzik grubu Praksis’in yanında müzik aletlerini getiren çocuklarla birlikte çok sesli, şenlikli müzik atölyesi.
Akşam yeniden yanacak İda kamp ateşi. Etrafında büyük bir çevre forumu yapılacak. Türkiye’nin ve dünyanın farklı yerlerinden yaşam savunucuları, geldikleri yerlerdeki çevre sorunlarını ve yürütülen mücadeleyi anlatacak. Kamp ateşini söndürmeme oyunu oynanırken, sazını, sözünü, farklı enstrümanlarını getirenler, ateş başında müzik yapacak.

10 Mayıs Pazar günü Evciler köyünde sokak şenliği olacak.
Altın madenciliğine karşı 7’den 70’e kararlı bir direniş gösteren Evciler Köyünün halkıyla kampçılar buluşacak. Köy meydanında kurulan serbest kürsüde köylüler kendi yaşadıklarını anlatacak. Meydanda büyük bir pazar da olacak. Yerel köy ürünleri satışa sunulacak. Tiyatro, müzik ve daha pek çok sürprize sahne olacak şenlikte, Kazdağları’nda altın madenciliğine geçit yok sesi yükselecek.

Merakla beklediğiniz programın tasviri bu şekilde.
Gönüllü, amatör, katılımcı, paylaşımcı ve yaratıcı bir ruhla var olmak istediğini her fırsatta yineleyen Kazdağları Buluşması, saat aralıklarına ve etkinlik başlıklarına sıkışıp sınırlanmaktan kaçınıyor. Katılımcıların o anı yaşamalarını, birbirlerini dinleyerek yüzyüze konuşmalarını, bazen susup kuş seslerine kulak kabartmalarını, doğayla ve kendileriyle kalmalarını, ateşin başında anlatılan hikayelerin kulaktan kulağa çoğalmasını önemsiyor. Bir festival ya da şenlik olarak değil, Kazdağları’nın önemine ve onu bekleyen tehlikelere dikkat çeken, ses getiren, keyifle ama büyük beklentiler içine girmeden yenisi beklenen bir buluşma olarak anılmak istiyor.

Bir yandan temiz hava, bir yandan bu kadar etkinliğe katılıp meşhur Ayazma elmalarının da tadına bakınca kesin çok acıkırım! Yemek işini nasıl yapalım?

En az iki günlük yiyeceğimize çantamızda yer ayıralım. Gelirken tabak, çatal, bardak da alalım.  2. Kazdağları Buluşması’nın İda ateşi yakma gibi İda sofrası kurma vaadi de var. Yanımızda getirdiklerimizi birleştirir koyarız ortaya, atarız mutfak ateşinin üstüne malzemeleri, bırakırız birlikte pişmeye, kaynamaya. Eksiklere takılarak değil de elimizdekileri paylaşıp tadına vararak otururuz İda Sofrası’na… Evciler köyü kadınları da el emeği gözlemeleri, salçaları, ev ekmekleriyle çok acıkanlar için beklemede olacaklar kamp alanının girişinde. Çadır kuracağımız yerin çok yakınında Ayazma’nın meşhur alabalığını yapan köy kooperatifi de var. Suyumuz zaten Kazdağları’nın berrak pınarlarından…

Ben daha önce hiç kamp yapmadım, böyle bir etkinliğe de katılmadım. Acaba çadırda kalabilir miyim,
uyum sağlayabilir miyim? Hem kimler geliyor bu buluşmaya, kamp alanına dair başka ne bilmeliyim?  

Çevrende olan bitenin farkındaysan ya da biraz uzaklaşıp hayata doğanın tarafından bakma ihtiyacındaysan, sırtını ağaçlara yasladığında güvende ve gerçekten nefes aldığını hissediyorsan… Kazdağları’na, Yırca’ya, Akkuyu’ya, Kuzey Ormanları’na, yeşilin tutunmak için direndiği yaşam alanlarımız üzerindeki planlara üzülüyor ve kızıyorsan, içten içe itiraz ediyorsan… Bir şey yapmak istiyor, sorduğun sorulara yanıt arıyorsan, doğa talanına karşı yükselen sese kendi sesinle güç katma hevesiyle doluysan, hala neyi düşünüyorsun? Kazdağları Buluşmasına gelmek için özel bir kimliğe, aidiyete, büyük deneyimlere, şehir hayatında üzerine yapıştırılan etiketlere, dayatılan tüketim alışkanlıklarını sürdürmeye ihtiyacın yok ki… Hepsinden sıyrıl, çadırını, kalbini, heyecanını, sazını, sözünü al, eksiklerini düşünmeden düş yola.
Kaz Dağları seni çağırıyor. Masalına ortak etmek istiyor. Sen olmazsan, masal bir eksik başlıyor.

afiş program

PRAKSİS’İN SAKSAFONU ÖZGÜRLÜĞE KAVUŞTU

Standard

3-5 Ağaç Kervanı’yla Türkiye’nin dört bir yanını dolaşarak doğa talanına karşı verdikleri mücadeleyle tanıdığımız Praksis müzik grubuna, sokakta müzik yaptıkları gerekçesiyle açılan davanın ikinci duruşması bugün yapıldı.

28 Mayıs 2014 tarihinde, Antakya’nın Saray Caddesi’nde Aka-Der tarafından Soma maden faciasında hayatını kaybeden 301 maden işçisini anmak için düzenlenen sokak etkinliğine katılan Praksis müzik grubunun üyeleri, açık havada müzik yaptıkları gerekçesiyle gözaltına alınmıştı. Dört saat gözaltında tutulan müzisyenler serbest bırakılmış, ancak gruba ait saksafonun bir parçasına, suça delil teşkil ettiği gerekçesiyle el konulmuştu. Saksafonun deveboynu olarak adlandırılan parçası, adli emanet kaydı altındaydı.

 9/8’lik duruşma

Praksis’e, Hatay 3. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından, 2911 sayılı yasanın 32/1 maddesi uyarınca ‘Kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşlerine katılmak, ihtara ve zor kullanmaya rağmen dağılmamakta ısrar etmek” suçlamasıyla dava açılmıştı. Praksis, davanın ikinci duruşmasına katılmak için Antakya’ya giderken sosyal medya hesaplarında “Bugün 9/8’lik gözaltının duruşması var.” mesajını paylaştı.

Müzisyenler, Antakya Adliye Sarayı’nda görülen davaya enstrümanlarıyla katıldı. Duruşmayı sosyal medya hesaplarından takipçilerine aktaran Praksis, hakimin neden müzik aletleriyle geldikleri sorusunu “Suç aletlerimiz” diye yanıtladı. Grup üyelerinin sokakta müzik yaptıkları gerekçesiyle yargılandığı dava, 2 Temmuz 2015 tarihine ertelendi. Saksafona ait deveboynu parçasının ise gruba iade edilmesine karar verildi.

deve boynuzu

HES şarkısı da özgür, saksafon da

Müzik suça delil gösterilerek açılan dava, Praksis için ilk değil. Grup üyeleri daha önce, Mersin’deki Gezi direnişi eylemlerine katıldıkları ve müzik yaparak topluluğu motive ettikleri gerekçesiyle yargılanmıştı. Bu davadan beraat eden Praksis’in Mersin’in Tarsus ilçesine bağlı Boğazpınar köyünde yapılmak istenen HES projesine karşı köylülerin düzenlediği festivalde çocuklarla birlikte yaptığı şarkı da yargılandı. Şirketin şikayetçi olması üzerine açılan davada, 6-7 yaşlarındaki çocukların söylediği “HES yapma boşuna, yıkacağız başına” şarkısı, suç unsuru sayıldı. Ancak çocukların HES şarkısı da, saksafonun deveboynu gibi özgür kaldı.

3-5 ağaç kervanı yeniden yollara düşecek

Praksis grubundan Serdar Türkmen, Yeşil Gazete’ye yaptığı açıklamada; “Farklı sesler çıkaranları, söyleyecek başka sözü olanları baskı altına almaya çalışıyorlar. Bu açıdan bakınca bize dava açmalarını mantıklı buluyoruz. Mahkeme salonlarında bu düşüncelerle karşı karşıya geliyoruz. Sokaklar gibi, mahkeme salonları da bizim için bir sahne. Saksafonumuzun el koydukları deveboynu parçasını almadan dönmeyeceğiz. Şarkımızı söylemeye, müziğimizi yapmaya, mücadeleye devam edeceğiz.” dedi.

Eylül ayında 3-5 Ağaç Kervanı’yla birlikte yeniden Anadolu turuna çıkacak olan grup, müzik aletleriyle katıldığı eylemlerde, termik santrallerden Sinop ve Akkuyu’da yapılmak istenen nükleer enerji santrallerine, altın madenciliğinden HES’lere direnenlerin mücadelesine sanattan siper örmeye devam edecek.

praksis nükleer

http://yesilgazete.org/blog/2015/04/28/saksafona-beraat/

“NÜKLEER REKLAMLARI KALKTI, PEKİ BAZ İSTASYONLARI?”

Standard

Çanakkale’de halkın yaşam alanlarında kurulu baz istasyonları protesto edildi. Çanakkale’nin İsmetpaşa Mahallesi, Sarı Çay bölgesindeki bir çocuk parkında yer alan baz istasyonunun önünde toplanan İda Dayanışma Derneği üyeleri, bundan iki yıl önce de aynı baz istasyonunun mahalle sakinleri tarafından protesto edildiğini, iki yılda değişen bir şey olmadığını söyledi. Geçtiğimiz günlerde kentin reklam panolarına asılan Akkuyu Nükleer Santrali afişlerine tepki gösteren ve Belediye Başkanı Ülgür Gökhan’ın afişleri sökme talimatı vermesiyle eylemleri başarıyla sonuçlanan İda Dayanışma Derneği, nükleer santral reklamı afişleri gibi şehir merkezindeki baz istasyonlarının da sökülmesini istedi.

baz toplu

Çanakkale’nin CHP’li Belediye Başkanı Ülgür Gökhan’ın, baz istasyonlarını şehir dışına taşıma sözünü hatırlatan grup, sık sık “Başkan, bazları da söktür” sloganları attı. Bundan birkaç yıl önce kentin Esenler Mahallesi’nde kurulmak istenen ve yapımına başlanan bir baz istasyonu, mahalle sakinlerinin karşı çıkması ve Belediye Başkanının destek vermesiyle kaldırılmıştı. O dönem belediyeye gelen bazı şikayetler dikkate alınmış, 9 baz istasyonu mühürlenmiş, halktan yaşam alanlarında kurulu baz istasyonlarını ihbar etmeleri istenmişti. Verilen sözün tutulmadığını öne süren grup, çatılarda, üniversite, hastane, spor sahası yakınlarında, çocuk parklarında hala baz istasyonları olduğunu ve sayılarının gittikçe arttığını  iddia etti.

bazson

Yapılan basın açıklamasında, “Halkın sağlığını başta kanser olmak üzere birçok konuda olumsuz etkileyen baz istasyonlarının evlerimizin tepesinden, yaşam alanlarımızdan, okullarımızdan, hastane yakınından, çocuk oyun alanlarından derhal kaldırılmasını istiyoruz. Çanakkale’yi baz istasyonu cehennemi haline getiren tüm kurum ve kuruluşları uyarıyoruz. Bırakın yeni baz istasyonlarını kurdurmayı, tüm baz istasyonlarının sökülüp şehir dışına çıkarılmasını istiyoruz.” denildi.

baz1

Çam ağaçları neden kesildi?

İda Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hicri Nalbant, Çanakkale’nin en yeşil alanlarından biri olan Radar Tepesi’nde, bundan 6 ay önce yüzlerce çam ağacının kesildiğine dikkat çekti. Orman İşletme Müdürlüğüne kesilen ağaçların hesabını sorduklarında, telekomünikasyon kurulunun Radar Tepesi’ne büyük bir baz istasyonu yaparak kentin bu konudaki sorunlarının çözüleceği yanıtını aldıklarını söyledi. Hicri Nalbant, “Şehrin dışındaki Radar Tepesi’nde, toplamak istedikleri baz istasyonu yapısının bir an evvel tamamlanmasını, kentteki baz istasyonlarının oraya taşınmasını, sağlığımız üzerindeki baz istasyonu riskinden artık kurtulmayı istiyoruz.” diyerek, belediye başkanını ve ilgili tüm kurumları göreve çağırdı.

baz h

 

KARABİGA’DA AKDENİZ FOKLARINA YAKIN TAKİP

Standard

Nesli tükenmekte olan Akdeniz foklarını kıyılarımızda bekleyen tehlikelere dikkat çekmek için, 14-15 Nisan tarihlerinde Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinde Kuzey Ege ve Marmara Denizi’nde Akdeniz Fokunun Güncel Durumu ve Tehditler Çalıştayı yapıldı. ODTÜ,  İstanbul Üniversitesi ve Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nde Akdeniz foku üzerine araştırma yapan bilim insanlarının hazırladığı sonuç raporuna göre alarmın rengi kırmızı. Çanakkale’nin Biga ilçesindeki Karabiga kıyılarında planlanan termik santrallerden geri adım atılmaz, fokların yaşam alanları koruma altına alınmazsa,  Marmara Denizi’nde yaşayan son foklar da yok olacak.

Dünyada 600 civarında kaldığı tahmin edilen Akdeniz fokları, simge tür olarak kabul ediliyor. Yani Akdeniz foklarının varlığı, o bölgedeki ekosistemin düzgün çalıştığını gösteriyor. Dolayısıyla Akdeniz foklarını korumak, Marmara Denizi’ni ve Akdeniz’i de korumak anlamına geliyor. Akdeniz foklarının yaşam alanlarındaki en büyük tehdit, termik santraller. Türün yaşaması ve çoğalması için çok sayıda elverişli mağaranın yer aldığı Çanakkale’nin Karabiga’dan Aksaz’a kadar olan kıyı şeridinde 7 adet termik santral yapılması planlanıyor. Bilim insanları, Karabiga kıyılarının Marmara’nın el değmemiş son deniz alanı olduğunu ve bir an evvel harekete geçilmezse, fokların izini kaybettireceğini savunuyor.

fok akşam

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknoloji Fakültesi ev sahipliğinde, ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü işbirliği ile gerçekleşen çalıştayda, Ege ve Güney Marmara kıyılarında sayıları gittikçe azalan tür için yapılması gerekenler masaya yatırıldı. Türkiye’de Akdeniz foku araştırmalarının, türün yok olma sebeplerinin, insan faaliyetleri, balıkçılık ve termik santrallerin foklar ve yaşam alanları üzerindeki etkilerinin ortaya konduğu buluşmada, fokların korunmasına yönelik acilen Tür Eylem Planı hazırlanması gerektiği sonucuna varıldı.

Fok mağaralarına fotokapan

Son yıllarda yapılan araştırmalar, Karabiga kıyılarında Akdeniz foklarının varlığını kanıtlamıştı. Bilim insanlarının ve ilgili kamu kuruluşlarının bölgenin Akdeniz foku yaşam alanı olduğunu bildirmesine rağmen, Akdeniz foklarının bölgedeki varlığını gösteren simge, Balıkesir-Çanakkale 1/100 bin Ölçekli Çevre Düzeni Planı haritasından çıkarıldı. Karabiga’da termik santral ve liman inşaatına hızla devam eden Cenal Elektrik şirketi de ÇED raporlarında Akdeniz foklarını yok saydı. Fok çalıştayının ikinci ayağında, Karabiga kıyılarında saha çalışması yapıldı ve kağıt üzerinde görmezden gelinen Akdeniz foklarının yaşam alanlarına fotokapan cihazı yerleştirildi.

fok deniz

Biri yavru, en az dört bireyin Karabiga sularında yaşadığını tahmin eden ODTÜ’lü akademisyenler, fokları yakından izlemek için fotokapan yerleştirdikleri mağarada, taze bir fok izine rastladı. Doç. Dr. Ali Cemal Gücü, çalıştayın anlamını ve saha çalışmasından edindikleri izlenimleri anlattı:

Cihaz yerleştirdiğimiz mağara fokların yaşaması için çok uygun. Yakın zamanda da kullanılmış. Bir sürü termik santral yapılacağını duyduk. Bu şartlarda fokların burada yaşaması mümkün değil. Termik santral yapılırsa, muhtemelen bir dahaki gelişimizde hiçbiri kalmayacak. Karabiga tam bir kontrast. Bir taraf cennet gibiyken bir taraf cehenneme dönüştürülüyor. Bu bölge muhakkak korunmalı. Yakın zamana kadar Marmara Denizi’nde fok olduğunu bilmiyorduk. Son çalışmalar burada fok olduğunu, dahası yavru olduğunu gösterdi. Bu çok önemli. Demek ki burada yaşayan bir koloni var. Bu çalıştayı yapmamızın sebebi de bu koloninin üzerindeki büyük risklere dikkat çekmek. Bırakın buraya termik santral yapmayı, bu güzel yarımadanın ekolojik olarak hassas alanlar içinde ele alınması gerekiyor. Türkiye’nin uluslararası sözleşmelere imza koyarak türü korumaya söz verdiği de düşünülecek olursa Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, bilim adamlarına en kısa zamanda Karabiga için tür eylem planı hazırlatmalı. Çalıştayın birinci mesajı bu. İkincisiyse, kamuoyunun dikkatini çekmek istiyoruz. Fokların Karabiga’yı terk etmesine yol açan etkenler, bölgedeki balıkçılık, hayvancılık, organik tarım gibi uğraşların da yapılamaz hale gelmesine de neden olacak. İnsanların yaşam alanları gibi geçim kaynakları da ellerinden alınacak. Fok bu aşamada hepsinin simgesi. Fokun gitmesi, yok olması demek, geleceğin yok olması demek.

cenal

“Karabiga, Yeşilovacık’a çok benziyor.”

ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü’nün Mersin Yeşilovacık’da Akdeniz foku araştırmaları yaptığı bölgeyle Karabiga’daki fok mağaralarını Dr. Meltem Ok karşılaştırdı:

Fotokapan yerleştirdiğimiz mağara çok büyük ve güzel, burada iki üç fok yaşayabilir. Cihazı, fokun yattığı yerde bıraktığı izin üzerine kurduk, heyecanla bekliyoruz. Bu bölge Akdeniz foklarının yaşaması için çok elverişli. Kara ve su altı girişli çok sayıda mağara var. Bu  kıyılar, özel çevre koruma alanı olabilecek kadar kıymetli. İskele yapımını görmek bizi üzdü. Mersin Yeşilovacık’da da buna benzer bir termik santral inşaatı var. O bölgede de çok kıymetli bir Akdeniz foku üreme mağarası var. Mücadele ettik ama bizi dinlemediler, sonuç alamadık. Limanı kurdular. Oradaki mağarayı dört senedir izliyoruz, inşaat faaliyetleri başladıktan sonra fokun mağarayı kullanmasında ciddi düşüşler gözledik. Ayrıca mağaralardan birinde doğan yavru aşırı zayıf bir halde ölü bulundu. Bundan sonraki süreçte mağaranın tamamen terk edileceğini düşünüyoruz. Termik santrallerin, fabrikaların soğutma suyunu denizden almaları bizi endişelendiriyor. Su sıcaklığının yarım derece artması bile tüm dengeyi bozmaya yeter.

karabatak

Çalıştayın düzenleyicilerinden Deniz biyoloğu Dr. Özgür Emek İnanmaz, fok mağaralarının çok yakınında termik santral, dolgu ve liman inşaatının devam ettiği Karabiga’daki son durumu anlattı:

Limanın inşaat aşamasında denize kazıkların çakılmasından, ses kirliliğine, termik santralin faaliyete geçmesi halinde ortaya çıkacak sonuçlara kadar her şey foklar için tehdit oluşturuyor. Liman işlek hale gelince karada ve denizde büyük bir trafik olacak. Kömür atıkları, santralin kirleteceği hava… Karada da denizde de biyolojik çeşitlilik çok zengin. Foklar da caretta carettalar da olumsuz yönde etkilenecek.  Karabiga kıyıları Marmara Denizi’nin el değmemiş tek bölgesi. Umarız doğa kazanır, tarih kazanır. Fokların yaşaması için başka alternatif yok.

fok mağara 2

Foklar için Tür Eylem Planı

Fok mağarasına yerleştirilen cihazdan gelecek sonuçlar, devam eden termik santral inşaatının Karabiga’da yaşayan Akdeniz foklarını ‘şimdilik’ nasıl etkilediğini belgeleyecek. Fok çalıştayından çıkan sonuçlara göre bundan sonra izlenecek adımlara gelince,

Türün kullanımına uygun kıyı mağaralarının envanteri çıkarılacak, bölgeyi kullanan Akdeniz Foku popülasyon büyüklüğü ve demografik yapısı tespit edilecek. Bu bilgiler ışında türün maruz kaldığı ve kalacağı riskler ortaya konulacak. Bu çalışma, Çanakkale Kemer – Kapıdağı arası, Mola Adaları ve Gökçeada’yı kapsayacak. Bölge halkının Akdeniz foklarının varlığından ve öneminden haberdar edilmesi için üniversite ve sivil toplum örgütleriyle işbirliği halinde çalışılacak.

karabiga saha çalışması

Çalıştay sonrası Karabiga’da saha çalışmasında biraradayız. Soldan sağa Ayşe Çınar Küçüksöylemez, Ünsal Önder, Dr. Özgür Emek İnanmaz, Dr. Serdar Sakınan, Dr. Meltem Ok, Doç. D. Ali Cemal Gücü ve ben 🙂

ZEYTİN NÖBETÇİLERİ KAZANDI, YIRCA’YA SANTRAL YAPILMIYOR

Standard

Bakanlar kurulu kararıyla acele kamulaştırılan Manisa’nın Soma İlçesi, Yırca Köyü’ndeki zeytinlik alanda termik santral kurmak isteyen Kolin AŞ ile köylerinde termik santral kurulmasını istemeyen Yırcalılar arasındaki hukuk mücadelesinde sona gelindi. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Danıştay 6. Dairesi’nin  acele kamulaştırmaya esastan iptal kararı için kısmi onama kararı verdi. Bu kararla birlikte, Kolin’in Yırca’da termik santral yapma projesi iptal edildi.

yırca zeytinlik

Şirket,  köylülerin yargıya taşıdığı Soma Kolin Termik Santrali projesi için hukuki süreç tamamlanmadan dikenli tellerle çevirdiği zeytinlikte binlerce zeytin ağacını kesmişti. Zeytin ağaçlarının yok edildiği gün, Danıştay 6. Dairesi’nin acele kamulaştırma kararına Yürütmeyi Durdurma Kararı verdiği öğrenilmişti. Aynı daire, daha sonraki aşamada kararı esastan iptal etmişti.  Bu kararı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) ve Kolin şirketi  temyiz edince, dosya Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na gitti.  Kurul, Danıştay 6. Daire’nin verdiği esastan iptal kararına kısmi onama kararı verdi.

Yırcalıların zaferi

Yırcalıların hukuk mücadelesindeki bu gelişmeyi ve Kurulun esastan iptal kararına kısmi onama vermesinin  Kolin Termik Santrali projesinin iptal edilmesi demek olduğunu, Greenpeace ve Yırcalıların avukatı Deniz Bayram duyurdu. Avukat Bayram, gerekçeli kararın henüz ellerine ulaşmadığını, kendilerine tebliğ edilmesini beklediklerini, ancak sistemden baktıklarında esastan iptal kararına kısmen onama verildiğini gördüklerini söyledi. Deniz Bayram, “Bu kararla, mevcut proje iptal edilmiş oluyor. Davalı tarafın Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na karar düzeltme başvurusu yapması mümkün ancak o itiraz da yine aynı heyetin önüne gidecek. Danıştay 6. Daire’nin iptal kararı halen yürürlükte olduğu ve Greenpeace ile Yırca köylülerinin açmış olduğu ÇED davasında yürütmeyi durdurma kararı olduğu için, Kolin şirketler grubunun Yırca’da projeye devam etmesi mümkün değil.” dedi.

yırca zeytin ağacı

Binlerce ağacın kesildiği Yırca’da zeytin bayramı, çok yakında…

Zeytin ağaçları kesilen, buna karşı çıkmak istedikleri için özel güvenlik görevlileri tarafından darp edilen, köylerinde başlattıkları zeytin nöbetini ve yaşadıklarını tüm ülkeye duyuran ve her şeye rağmen hukuk mücadelesinden vazgeçmeyen Yırcalılar,  Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun bu kararını büyük sevinçle karşıladı.
Yeşil Gazete’ye konuşan Yırca Muhtarı Mustafa Akın,
“Çok mutluyuz ama buruk bir sevinç bu. Olan zeytin ağaçlarımıza oldu. Bu kararı başından beri bekliyorduk. Termik santral direnişimize karşı çıkanlar, termik santral istiyoruz diyerek imza toplayanlar sanıyoruz ki artık haklı olduğumuzu anlamışlardır. Ağaçlarımızın kesildiği zeytinliğimize yeniden zeytin fidanları dikeceğiz. Başından beri yanımızda olan, bizimle beraber zeytin nöbeti tutan Türkiye’nin dört bir yanından dostlarımızı Yırca’ya çağıracağız. Burada büyük bir şenlik yapacağız. Zeytin bayramımızı kutlayacağımız günü duyurmak için gerekçeli kararın elimize ulaşmasını bekliyoruz” dedi.

 Yırca’da olmadı, proje Türkpiyale ve Kayrakaltı köylerine kaydı.

Kolin’in Yırca köyünde termik santral projesi iptal edildi ancak şirket Soma’da termik santral yapma fikrinden vazgeçmedi. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun kararının ardından şirketten bir açıklama geldi. Kolin Grubunun Soma’da kurmayı planladığı termik santralin yeri ile ilgili alternatif saha tespiti çalışmalarının tamamlandığı, Soma Kolin Termik Santrali yeni proje alanı olarak Soma’nın Türkpiyale ve Kayrakaltı köylerinin belirlendiği öğrenildi. Santralin inşası ve işletmesiyle ilgili yer değişikliğinin tescili için resmi başvuru süreci başladı. Yırca’da termik santral için 6 binden fazla zeytin ağacını kesen şirketin, yaptığı açıklamada yeni proje alanı üzerinde dikili zeytin ağacı bulunmadığını ve 3 kilometre mesafesinde de herhangi bir zeytinli sahanın yer almadığını belirtmesi dikkat çekti.

yırca zeytin ağacı kesik

“Taşınmazlar hak sahiplerine iade edilecek.”

Kolin, Yırca köylülerinin zaferiyle sonuçlanan hukuki süreçle ilgili olarak da “Termik santralin yeri ile ilgili orijinal planlar uyarınca Yırca Mahallesi’nde gerçekleştirilen ve yürütmesi mahkemece durdurulan acele kamulaştırmaya ilişkin hukuki süreç devam etmektedir. Hukuki sürecin tamamlanmasını takiben, acele kamulaştırmaya tabi olan taşınmazların hak sahiplerine iadesi yine Kamu İdaresi tarafından yapılacaktır. Kolin Grubu, hak sahiplerinin Yırca’da termik santral yapılmaması nedeniyle doğabilecek olası mağduriyetinin önüne geçilmesi amacıyla ek önlemler üzerinde çalışmaktadır. ” açıklaması yaptı.

yırcalılar

KADINLAR DİRENDİ, ALTINCI ŞİRKET KARADAĞ’I TERK ETTİ!

Standard

Köylüler ne su kaynaklarını ne de yüz yıldır hayvancılık yaptıkları topraklarını altına değişti; altıncı şirket sonunda Karadağ’dan vazgeçti. Karadağlıların hep söylediği gibi,  Esan Eczacıbaşı A.Ş., Karadağ’ı terk etti. Çanakkale’nin Çan İlçesindeki Karadağ köyünde altın madeni aramak isteyen Esan Eczacıbaşı AŞ. yaklaşık iki bin hektarlık ruhsat sahasında bulunan 46 bin metrekarelik  ormanlık alan üzerindeki maden arama ve altyapı tesis izninin iptalini talep etti. Çan Orman İşletme Müdürlüğü’ne dilekçe veren şirket;  30.10.2019 tarihine kadar aldığı iznin iptal edilmesini istedi. Altın arayacağı duyulduğundan beri Karadağlıların kararlı direnişiyle karşılaşan şirket; maden arama iznini iptal ettirdi.

k_608562825930366_9021046406396020325_n

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nün 2012 yılında yaptığı ihalede 890.000,00 TL bedel ödeyerek 7 yıl süre ile maden arama ruhsatı alan şirket, 46 bin metrekare alan üzerinde belirlediği 36 yerde sondaj yapacaktı. Köye yerleştirdiği sondaj makinesini çalıştıramadan gitmek zorunda kaldı. Yüz yıl önce göç ettikleri, geçimlerini hayvancılıkla sağladıkları topraklarda ve su kaynaklarında altın aranacağını öğrenen Karadağlılar; sondaj yapılmasına karşı çıktı. Şirketin maden arama izninden vazgeçmesine kadar gelişen süreçte “Diren Karadağ” hareketi başladı. Kadınların en önde olduğu direniş boyunca sondaj makinesinin başında bekleyen, ses getiren eylemler düzenleyen köylüler; Karadağ’da, Çan’da ve Çanakkale kordonda büyük yürüyüşler yaptı.

10617324_10152646012891585_831059905_n

Karadağlıların “Altıncı şirket, Karadağ’ı terk et” sloganları dalga dalga yayıldı.  Köylerinde altın aranmasına karşı olduklarını renkli eylemlerinde dile getiren Karadağlı kadınlar; direnişin simgesi oldu. Kadın dayanışmasıyla çevre köylere de örnek olan Karadağlılar sadece eylem yapmakla kalmadı; sondaj çalışmaları başlamadan şirkete dava açtı.

zekiye nine

Köylülerin açtığı davaya Çanakkale İdare Mahkemesi’nin yürütmeyi durdurma kararı vermesiyle 12 Aralık 2014 tarihinde sondaj makinesini sökerek köyden ayrılmak zorunda kalan şirket; şimdi de Karadağ’daki ruhsat sahasında altın arama ve altyapı tesis izninden vazgeçti.  Edinilen bilgiye göre; “Karadağ Orman İşletme Şefliği hudutları dâhilindeki Esan Eczacıbaşı End. Mad. San. Tic. A.Ş. uhdesindeki 45.913,04 m²’lik izin sahasına Makamın 06.03.2014 tarih ve 2011/311 sayılı Olur’ları ile Maden Arama ve Altyapı Tesisi için 30.10.2019 tarihine kadar verilen izin, Makamın 05.03.2015 tarih ve 23 Sayılı Olurlarıyla iptal edildi.”

Balıkesir Orman ve Bölge Müdürlüğü’nün şirketin Karadağ ve çevresindeki maden arama ve altyapı tesis izninin iptalini onayladığı yazısında geçen “… Esan Eczacıbaşı End. Mad. San. Tic A.Ş’nin dilekçesine istinaden ilgili iznin iptali talep edilmektedir.” ifadesinden anlaşılıyor ki; şirket Karadağ’da 7 yıl süre ile altın madeni arayabileceği, yaklaşık 46 bin m²  ormanlık  alan üzerindeki izninden, kendi isteği ile vazgeçti.

belge 1

Hem eğlendiler, hem direndiler

Köylerinde altın madeni aranacağını öğrendiklerinde kadınların en önde olduğu  “Diren Karadağ” hareketini başlatan, birlik ve beraberlikleriyle bölgedeki çevre hareketine de örnek olan Karadağlıların zaferi bölgede büyük heyecan yarattı. Karadağ’da başlattıkları altın madeni direnişi boyunca yaptıkları her eylemde, katıldıkları her etkinlikte “Eğlenerek direneceğiz, direnerek altıncılara geçit vermeyeceğiz” mesajı vererek Karadağ’ın sesini büyüten köylüler birçok ilke de imza attı. İlk kez bir şirkete sondaj çalışmalarına başlamadan dava açıldı. Köylüler mücadeleyi Karadağ’da tek bir sondaj çalışması yapılmadan kazandı. Gelinen süreçte şirketin köydeki ormanlık alanda maden arama izninden vazgeçmesi; kıyılarından adalara, Kaz Dağları’ndan Biga Yarımadası’na kadar yapılmak istenen termik santrallere, doğa talanına karşı yaşamı savunan Çanakkale’deki çevre mücadelesine güç kattı.

köy10204181006431556_1278654312206202863_n

Şirket vazgeçti, şirketin açtığı davalar bitmedi

Şirket köydeki maden arama ve altyapı tesis iznini iptal ettirdi ama köylülere açılan davalar sürüyor. Altın madenciliğinin yaşam alanlarını ve su kaynaklarını tehdit edeceği endişesiyle kendiliğinden büyüyen Karadağ direnişinin öncü isimlerinden Mustafa Önder’e “Hakaret, Sesli, Yazılı veya Görüntülü Bir İleti İle Hakaret” suçundan dava açıldı. Sosyal medya hesabı facebook üzerinde şirket çalışanları için “herif” yazdığı gerekçesiyle açılan dava; Mustafa Önder’e 93 gün adli para cezası verilmesiyle sonuçlandı. Herif kelimesinin Türk Dil Kurumu’nda “güven vermeyen, aşağı görülen, bayağı kimse” anlamlarına geldiğine dayandırılarak verilen cezada, hüküm geri bırakıldı.

Bir dava da İl Özel İdaresine 

Esan Eczacıbaşı A.Ş. bir dava da Çanakkale İl Özel İdaresi’ne açtı. Karadağ Muhtarlığı’nın başvurusu sonucu Çanakkale İl Özel İdaresi Ruhsat ve Denetim Müdürlüğü tarafından bölgede yapılan incelemede; Çan’ın Karadağ, Kocayayla ve Doğancılar köyleri ile Biga’nın Ahmetler köyü tarafından kullanılan 43 adet su kaynağı tespit edildi ve bu kaynaklar için koruma alanları belirlendi. Şirketin Karadağ ve çevresinde altın madeni aramak istediği 36 adet sondaj noktasından 23’ünün söz konusu “su kaynakları koruma alanı” içinde kaldığından sondajın yapılamayacağı kararı alındı. Esan Eczacıbaşı’nın Çanakkale İl Özel İdaresi’nin bu kararının iptali ve yürütmesinin durdurulması için açtığı davanın ilk duruşması, 5 Mayıs 2015 tarihinde Çanakkale İdare Mahkemesi’nde görülecek.

 

 

Tarım arazilerinde ÇED’siz madencilik

Standard

Kaz Dağları’nda altın aramak isteyen madencilere karşı yıllardır doğayı ve yaşam alanlarını savunan Bayramiç’in köylerinde şimdi de tarım arazileri tehlikede. Ciner grubuna ait Park Teknik Elektrik Madencilik A.Ş., Çanakkale’nin Bayramiç ilçesinde iki ruhsat alanında, toplam 10 derin sondaj çalışması yaparak rezerv arayacak. Şirketin sondajlı maden arama faaliyeti projelerini iki farklı dosya şeklinde sunduğu Çanakkale Valiliği, Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) sürecinin başlamasından  6 gün sonra ÇED gerekli değildir kararı verdi. Üretilmeye müsait maden tespiti için derin sondaj çalışması yapılacak alanlar, köylülerin tarım arazilerinin üzerinde kalıyor.

Untitled

Toplam bedeli 1 milyon 100 bin TL’yi bulan projelerin biri Kuşçayırı Köyü, Yukarısapçı Mahallesi, Erikli mevkiinde, diğeri Karıncalık ve Hacıköy Mahallesi Mevkii sınırları içinde yer alıyor. Birbirine oldukça yakın olan bu iki bölgede 5’er adet ÇED alanı belirlendi. Şirketin projeler için hazırladığı dosyalarda yer alan bilgilere göre yaklaşık 1500 hektarlık ruhsatlı alan içinde; elmaslı sondaj yöntemiyle 500 metre derinliğinde ve 89 mm çapında delikler açılacak. Bölgede maden olup olmadığı, alınan karot numuneleri üzerinde yapılacak incelemeler sonucu anlaşılacak. Ekonomik olarak üretime elverişli maden rezervi tespit edilesi halinde, şirket bu kez madeni işlemek için kolları sıvayacak.

Untitledddd

İki projede de derin sondaj çalışmaları için çevrilen 400 m2 lik 10 alanda; depo alanı, sondaj için bentonitli su hazırlama havuzu, sondaj çamuru havuzu ve karot depolama alanı bulunacak. Projeler kapsamında derin sondaj makineleriyle alınacak karot numuneleri, bu depo alanlarında saklanacak. Rezerv arama faaliyetleri sonucu sondaj çamurları oluşacak. 4 ay sürecek çalışmalarda iki proje için 7.000 m3 su kullanılacak, 800 m3 bitkisel toprak sıyrılacak.  Maden projesi sahaları ve etki alanları içinde şahıslara ait tarım arazilerinin yanı sıra akarsular, dereler, genel avlaklar ve ağaçlar da var. Sondaj alanlarıyla yerleşim yerleri arasındaki kuş uçuşu en kısa mesafe 715 metre.  Üstelik maden aranacak alan; 1. derecede deprem bölgesinde.

Bitkiler ve hayvanlar tehdit altında

Şirketin hazırladığı dosyaya göre; bölgede 6 tür memeli hayvan, sürüngen canlılar ve kuşlar da yaşıyor.  Çevresel Etki Değerlendirmesine gerek duyulmayan maden arama projeleri için hazırlanan dosyalarda; çalışma yapılacak alanın bitki örtüsünde ve faunasında tahribat olacağı, bölgede yaşayan hayvanların yer değiştirebileceği belirtiliyor. Şirket, maden arama çalışmasından zarar görecek bitki ve hayvanların sık rastlanan türlerden olduklarını savunarak, bu zararın tolere edilebileceğini öne sürüyor.

Untitledbb

8-9-10 Mayıs’ta 2. Kaz Dağları Buluşması

Kaz Dağları’nın mucizevi doğasını yok etme pahasına altın aramak isteyen madencilere, Karabiga’da termik santrallere, adalarda kıyıları talan etmeye niyetlenenlere, tarım arazilerinde, Karadağ’ın köylerinde, ormanlarda ÇED’siz madenciliğe, yaşam alanlarımızı tehdit eden projelere karşı dört koldan doğayı savunan, ÇED gerekli değildir kararlarına davalar açan Çanakkale’de; çevre direnişinin sesi büyük doğa buluşmasıyla büyüyecek.  2. Kaz Dağları Buluşması; 8-9-10 Mayıs’ta Bayramiç’in altın madenciliğine karşı etkili bir dayanışma gösteren Evciler köyüne bağlı Ayazma’da gerçekleşecek. Binlerce çevreci ve köylü bir araya gelecek. Kamp alanında büyük bir çevre forumu da düzenlenecek. Kaz Dağları’nda altın madenciliğine, kömürlü termik santrallere, doğa katliamına ve yaşam alanlarımızı tehdit eden tüm girişimlere karşı birlikte mücadele ve “dur” mesajı verilecek. Çanakkale Çevre Platformu’nun organize ettiği 2. Kaz Dağları Buluşması ücretsiz ve kayıt yaptırmaya gerek olmaksızın herkese açık… Kaz Dağları’nın çığlığına kulak verip çadırıyla yola düşecek yaşam savunucularını, 3 gün boyunca atölyeler, sürpriz müzisyenler, gönüllü paylaşımlar, doğa yürüyüşleri ve Ayazma’nın eşsiz doğasını keşfetmek gibi pek çok deneyim bekliyor olacak. Buluşma; Türkiye’nin ve dünyanın farklı bölgelerinde doğayı talan eden benzer uygulamalara karşı yaşamdan yana duruş sergileyenlerin direnişine güç katacak.