Monthly Archives: Ocak 2016

“Tohumlar Kampüse” Çanakkale 18 Mart Üniversitesi’nde

Standard

Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği‘nin “Doğa Dostu Kent Bahçeleri – Tohumlar Kampüse” projesinin sekizinci bostanı Çanakkale’de kuruldu. Üreticilerden toplanan yerel tohumlar, Mersin Üniversitesi, Adana Çukurova Üniversitesi, ODTÜ, İTÜ Taşkışla, İzmir Yüksek Teknoloji, Ege ve Balıkesir Üniversitelerinden sonra Çanakkale 18 Mart Üniversitesi’nde toprakla buluştu.

bostan genel

En temel ihtiyacımız olan gıdanın kaynağından gittikçe uzaklaşmamız, yediklerimizin nasıl, ne şartlarda, ne kadar üretileceğinin kararını başkalarına bırakıyor olmamız noktasından sorumluluğu ele almak, üretim sürecine bir yerinden dahil olmak, toprakla kopan bağımıza ilmek atmak düşüncesinden yola çıkan Buğday Derneği, atalık tohumları özenle doldurdukları keselerle bir süredir kampüs kampüs gezip gönüllülerle birlikte bostan kuruyor. Bostanlara sadece bakla, kereviz, marul değil, ekolojik dönüşümün tohumları da iyi niyet temennisiyle saçılıyor. Proje ile, tüketimin yoğun olduğu şehirlerde tüketicinin dahil olduğu ekolojik çözümler üretilmesi,  yerel tohumların öneminin anlaşılması, sağlıklı gıda üretimi ve kurulacak doğa dostu bahçeler için sorumluluk alacak toplulukların organize olması hedefleniyor.

IMG_0791

Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Terzioğlu Yerleşkesi’nde, Fen Edebiyat Fakültesinin arkasında boğaza ve çam ağaçlarıyla kaplı bir vadiye bakan Çomü Bostanı‘nın çoğunluğu öğrencilerden oluşan gönüllüleri de “Tohumlar Kampüse” çağrısının peşinde bir araya geldi. Proje koordinatörü Hakan Gönül‘ün Pan Görsel Kültür Derneği’nde verdiği teorik eğitimde, tohumun döngüsüne dahil olma sürecinden  kompost yapımına, ekolojik yaşama dair pratik bilgilerden tohumlara bostan ekibinin sahada ihtiyaç duyacağı bilgiler paylaşıldı. “Herhangi bir bitkinin tohumdan bir sonraki tohuma olan döngüsüne şahit olabilen insan, o tohumla birlikte doğanın ritmini, güneşi, rüzgarı, böceği, toprağı, suyu, atalarından kalan içsel bilgiyi, sevgiyi, aidiyeti tekrar hatırlayan şanslı kişidir.”  diyen Hakan Gönül, kişisel dönüşümün ve dünyanın geleceğinin de bu deneyimde saklı olduğunu ifade etti.

pan

Eğitimin ertesi günü bostan ekibi, keresteyi, çiviyi, çekici, kazmayı, küreği ele aldı, Çomü Bostanı’nın imeceyle doğuş hikayesi başladı. Beş gruba ayrılıp yükseltilmiş sebze yataklarını yapan ekip zemini tesviye edip sebze yatakları yerleştirdikten sonra bostana tonlarca toprak taşıdı.

bostan devam

Yükseltilmiş sebze yataklarını dolduran toprağın arasına gübre serpiştirilirken, bir yanda kompost yapılacak alan hazırlandı. Bostanı kurarken kullanılan ve ileride de lazım olacak alet edevatı saklamak üzere bir malzeme kutusu el birliğiyle yapıldı. Bostanda çalışırken dinlenmeye,  yeşerip ürün veren tohumların hikayesi eşliğinde çay içmeye, manzarasını keyifle izlemeye  bank görevi de üstlenecek alet kutusunun üstüne hem gölge etsin hem de yağmur suyunu saklasın diye bir çatı tasarlandı.

tohum genel

Ve bostanın ilk tohumlarının toprakla buluşma anı… Takasla sağlanan, üreticilerinden alınan yerel bakla, kereviz, pırasa tohumları önce hissetmek için avuçlara alındı, sonra “kurda, kuşa, aşa” niyetiyle toprağa saklandı. Marul, dereotu, lahana, ıspanak gibi kışlık tohumlarsa çimlendirildikten sonra bostana ekilmek üzere bostan ekibinin çalışırken içtiği çayların bardaklarına ekildi. Tohumların can suyunu yağmur verdi.

tohum

Proje koordinatörü Hakan Gönül, “Herkes kendi tohumuyla kendi deneyimini yaşayacak. Bostan ekibindir, tohumlar ekibe emanettir. Çimlenen tohumlarımızı fide ekim şenliğiyle bostanla buluşturacağız. Umarım bostandan alacağımız tohumları da dönüm dönüm ekeriz.” Üniversitenin Çevre Topluluğu akademik danışmanı Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Yardımcı Doçent Doktor Faize Sarış,”Ekip yıllardır beraber çalışıyormuş gibiydi. Herkes çok mutlu bir şekilde işin bir ucundan tuttu. Çok farklı bir paylaşım oldu. Bostan bize ait, hepimiz için özel bir alan oldu. Dileğimiz üniversitenin de bostana sahip çıkması ve hep birlikte genişletmemiz.” dedi.

IMG_0829

Tohumlar Kampüse projesinin Çanakale’ye de uğraması sürecinde rol alan Permakültür Çanakkale ekibinden Timuçin Şahin, “Bostanın kurulması hepimize umut verdi, evrileceğini düşünüyoruz. Üniversitede bostanın sürmesini sağlamaya devam edeceğiz, etkinlikleri takip etsinler.” dedi.

Çomü Bostanı’nın etkinliklerinden ve ilk tohumlarının büyüme hikayesinden haberdar olmak için, https://www.facebook.com/groups/comubostan

Tohumlar Kampüse ile Buğday Derneği’nin diğer proje ve etkinlikleri için http://www.bugday.org

 

 

Mülteci Çocuklar İçin Örüyoruz

Standard

Fotoğraflarda görüyoruz onları… Acıya, korkuya, ölüme, hasrete, açlığa, susuzluğa, soğuğa, kanlı, yıkık sokaklara şahit, bedenlerine büyük gelen yorgun bakışlarını… Bilinmezliğe yürür birbirine yetişemeyen minik adımları. Ailelerinden biri ya da bir yakınları yanlarındaysa, sıkıca bağlanır ona hayata tutunur gibi avuçları. Diğerinde ya arkalarında bırakamadıkları bir eşya, bir yastık mesela, küçük bir çuval, battaniye, oyuncak, hayalini kurdukları yeni hayatlarına savaştan kaçırdıkları… Taşıdıkları yük ağır gelir de belli eder halleri çocuk olduklarını. Ele verir gözlerinden belli belirsiz geçen ışıktaki umut ve çocuk olmalarındandır toza bulanmış minik elleri ile soluklandıkları yerlerde oyun kurmaları.mülteci 22                                                                                  Fotoğraf:Deniz Pirinçciler

İçinden facia, mülteci, bot, dram geçen haberlerden biliyoruz onları… Elimiz titreyerek tıklıyoruz son dakika diye önümüze düşen, Ege’nin soğuk sularına karışan sonlarını. Rakamlar açıklar mı savaştan kaçıp denizde boğulan, insanlığın kaçta kaçı? Kıyıya vuran küçük bedenlerin sessiz çığlığı yayılıyor kıyılardan dünyaya, simge oluyor da yaşananlara, yetmiyor durdurmaya. Çaresizlik ve öfke vuruyor kıyılarımıza.

mülteci 1

                                                                                        Fotoğraf:Deniz Pirinçciler

Küçük bir kızın saç örgüsü kesiliyor sonra, pembe tokası ile ucunda… Kalmalı doğduğu topraklar gibi kıyının bu tarafında… Ağırlık yapmasın diye o küçük kıza, olur da bindiği bot batarsa… Canları turuncu yeleklerine emanet, bir de uzun pazarlıklarla ulaşılan, taşıyabileceğinden çok daha fazlasını yük (!) olacakları o basit, yamalı, ilk kez binecekleri lastik bota. İnsanlığın en vahşi öyküsünün tam ortasında, doğup büyüyemedikleri topraklardan çok uzakta, uyku vaktini beklerler kuytularda. Karanlık çökünce, hayaller fora dört bir yanı denizlerle çevrili umuda…

bot

                                                                                                Fotoğraf: DHA

Sokaklarda rastlıyoruz onlara… Kaldırımlarda. Daha güvenli olur diye muhtemel, o lastik botun ortasına oturtulmadan önceki karşılaşmalarımızda. Kayboluyor yüzlerinde hikayelerini ve bekleyişlerini taşıyan izler, yanlarından geçip gittikçe hızla… Sıradanlaşıyor, görünmüyor telaşlı kalabalığımızda… Belki de bir yerlerde tesadüf etmiş, gülümsemiş, sohbet etmiş ya da hiç farketmemişizdir. Kanıksadığımızdan, hatta önümüze çıkıp hatırlattıklarından sanki onlar sorumluymuş gibi kızıp uzaklaştığımızdan teğet geçmişizdir. Hatırlarız o son dakika haberini içimiz titreyerek açıp, denizin ortasında savaştan barışa taşıyacağına inanarak bindikleri botun devrilişini izlemeye dayanamayınca. Bir şey yapamamanın huzursuzluğuyla…

IMG-20151209-WA0013

İzmir’de Karşı Bisiklet adlı grup da her gün Konak’da, Basmane’de, artık her yerde rastladıkları mültecilere teğet geçmek değil, durup umuda yolculuklarına iz bırakmak ve barışı çağırmak niyetiyle işte tam da bu noktadan çıktı yola…  Başına # koyup, Mülteci Çocuklar İçin Örüyoruz dediler bu niyetin adına… “Çevre kirliliğine, nükleere, savaşa, ırkçılığa, trafiğe, orman ve kültür talanına KARŞI BİSİKLET !” olagelmişti mottoları birlikte pedal çevirmeye başladıklarından bu yana.

Çocukları ısıtmaya iki yün yetiyorsa… 

Gruptan Gamze Sürücü’nün anneannesinin, iki yaşındaki torunu Ekin’e, kazak örmek için iki yün istemesiyle doğdu kampanya. Madem ki iki yün ve biraz emekle bir çocuk ısınabiliyordu, mülteci çocuklar için de yapılabilirdi bu soğuk havada. “Mülteci halklarının acil ihtiyaçları dışında ortak bir duygu yaratmak, barışa ve kardeşliğe olan inancımızı çoğaltmak,bu soğuk kış günlerinde çocukların yüzünü biraz güldürmek, içlerini biraz olsun ısıtmak için kazak, yelek, bere, eldiven gibi kışlık giyecekler örüyoruz” çağrısı kulaktan kulağa yayıldı, büyüdü dayanışma…

karşıbisiklet5

Önce Karşı Bisiklet grubu ve yakınları örmeye başladı. Mülteci çocuklar için örüyoruz kampanyasını duyan, savaşa karşı barışı haykırmanın imeceyle üretime dönüşmüş haline kendi imkanınca bir ilmek attı. Örgü bilmeyen ya da zamanı olmayanlar yün, şiş aldı. Annesine, teyzesine, anneannesine, örebilen komşusuna, evde olan tanıdıklarına götürüp, onları giyecek çocukların hikayesini de anlattı. Balıkesir Üniversitesi’nden bir grup öğrenci harçlıklarını yolladı. Minik minik, rengarenk, sevgiyle örülmüş kazaklar, bereler, atkılar böyle ortaya çıktı.

karşıbisiklet2

Yeni yıla birlikte girdiler

Kısa sürede iki çuval örgü giysi toplandı. İzmir’de mültecilerin sorunları ve ihtiyaçlarıyla ilgilenen Halkların Köprüsü Derneği ile işbirliği halinde süren kampanyanın ilk paylaşımı yılın son günü yapıldı. “O çocuklar çıplak ayaklarıyla yürüdükçe biz üşüdük. Yalnızca onların küçük bedenlerini değil, ötekileştirmeyle, vurdumduymazlıkla üşümüş insanlığımızı da ısıtmaya ihtiyaç duyduk. Onlar için ayırdığımız zaman ve emeğimizle düşünüldüklerini hissettirmek, ördüğümüz giysilerle ellerimizin sıcaklığını taşımak istedik.” diyen Gamze Sürücü gibi bu paylaşıma ortak olmak isteyen Karşı Bisiklet, Halkların Köprüsü Derneği, Siyah Pembe Üçgen Derneği ve üniversite öğrencilerinden oluşan bir grup, yeni yıla mülteci çocukların sıcak gülümsemeleriyle girdi.

945297_1660341027576191_8477368125836448623_n-1

Barışa ilmek atmak için örüyorlar

İki yıl önce “Gel savaşın tekerine çomak sokalım” sloganı ile İzmir’den Hatay’a barış için bisiklet turu düzenleyen, geçen yıl Suruç’daki mülteci çocuklar için giysi yardımı toplayan Karşı Bisiklet, herkesi mülteci çocuklar için, sevgi ve barışla, savaşa karşı bir ilmek atmaya çağırıyor. “Toprağın üzerine çizilen sınırlar, acıların hayatlarımıza karışmasına engel değildir. Savaşların en büyük mağduru olan çocuklar sokakta, insani şartlardan uzak dört duvar aralarında açken, üşürken ve hayalleri ellerinden alınmışken, herkesin yaşananların bir parçası olduğunu fark edip sorumluluk alması gerekir. ” diyen grubun amacı, giysi ihtiyacını karşılamaktan öte, bu bakışı yakalayıp kalıcı çözümler için mücadelenin çoğalması.

karşıbisiklet4

Ben ne yapabilirim? 

Sadece iki şiş ve iki yumak yünle dahil olabilirsiniz Mülteci Çocuklar İçin Örüyoruz dayanışmasına. Örgü bilmiyorsanız ya da zamanınız yoksa yün alıp gruba gönderebilir, toplanan yünleri örebilen tanıdıklarınıza ulaştırabilir ya da onlara hikayeyi anlatarak çocuklar için örmelerini isteyebilirsiniz. Kampanyayı çevrenizde duyurabilir, sosyal medyada paylaşabilir, kadın dernekleriyle, topluluklarla iletişimi sağlayarak dayanışmayı çoğaltabilirsiniz. Şimdiye dek toplanan örgülerin hepsi çocuklara ulaştı. Ķış daha yeni başlıyor ve daha çok örgüye, yüne ihtiyaç var. Dahası savaştan kaçan çocuklarla sevgi, emek, dayanışma, barış, umut renginde küçük anlar paylaşmaya… Gözlerinin içine bakıp hayatlarına dokundukça, belki bir kazakla ya da sadece sarılarak, ruhumuzun da onlarla birlikte ısınmasına…

 #Mülteciçocuklariçinörüyoruz projesine dair gelişmeler ve duyurular 

 facebook.com/karsibisiklet hesabı üzerinden paylaşılıyor.

Kampanyaya katılmak isteyenlerin örgüleri ve yünleri İzmir’de bırakabileceği, farklı şehirlerde yaşayanlar için  posta adresleri

CİNATI KAFE: 1469. Sk. No: 3 Alsancak/İzmir

KIRMIZI KAFE: Kıbrıs Şehitleri Cad. 1448 sokak No:7 Alsancak/İzmir

Detaylı bilgi ve iletişim için karsibisiklet@gmail.com

Ayrıca Halkların Köprüsü Derneği mültecilerin giysi, eşya, erzak, ilaç gibi ihtiyaçları için malzeme toplanmaya ve dağıtmaya devam ediyor.
http://www.halklarinkoprusu.org

Haber: Güneş Dermenci

Yeşil Gazete