Monthly Archives: Mart 2017

İklim değişikliği ile mücadelede kadınlar en önde

Standard

Kaz Dağı ve yöresinde iklim değişikliği konusunda çalışan sivil toplum kuruluşlarının bir araya gelip yenilenebilir enerji kaynaklarının üretimi ve kullanımında birlikte yol almaları amacıyla yürütülen Birlikte Yeşil Enerjiye projesi kapsamında kurulan İklim İçin STK Ağı, bu kez iklim değişikliği ile mücadelede kadının rolünü konuşmak için toplandı.

Projenin yürütücüsü Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği‘nin Küçükkuyu’daki dernek binasında yapılan yapılan dördüncü yüz yüze buluşma toplantısına Ayvalık, Gökçeada, Bozcaada, Edremit ve Çanakkale’deki çevre örgütlerinden yaklaşık 70 kişi katıldı.

Heinrich Böll Stiftung Derneği Proje Koordinatörü Menekşe Kızıldere’nin konuşmacı olarak katıldığı toplantıda, iklim değişikliği ve  toplumsal cinsiyet eşitliği ilişkisi, adalet mücadelesi ve kadınlar, iklim değişikliği mücadelesinde kadınların öncülüğü konuları tartışıldı.

İklim değişikliği, iklim ekonomisi ve enerji konuları üzerinde çalışan Menekşe Kızıldere,  dünyanın her yerinde adalet mücadelesinde kadınların sesinin daha güçlü çıktığını söyleyerek bunu iklim mücadelesi üzerinden örneklendirdi:

“Ekoloji mücadelesinin kitleselleştiği olayların başında sayılan, 1700’lü yıllarda Hindistan’da yaşanan ağaca sarılma eyleminin başında kadınlar vardı. O dönemin hükümdarı ağaçları kesip sarayına odun yapmak istiyordu, bir kadın çıktı ve ağaca sarıldı. Donald Trump’ın ABD Başkanı seçilmesinden sonra kadınlar sokağa çıktığında dile getirdikleri konulardan biri de iklim değişikliğiydi. Kadınların sesi iklim değişikliği mücadelesinde çok güçlü ve önemli.”

Doğa doğadır, kadın da kadın  

Menekşe Kızıldere, doğaya ve kadına annelik üzerinden rol biçilmesini eleştirdi:

“Doğayı ‘ana’ olarak görüp sürekli üretebilen ve tüketilebilir kabul eden erk düşünce var. Doğanın ve kadının ne olacağına kimse oturup karar veremez. Doğa doğadır, kadın da kadındır. Doğanın ‘analık’ gibi üretkenlik üzerinden bir rolü yok. Doğayı analaştırıp üretkenlik üzerinden yüceltme arzusu var fakat doğanın limitleri var. Doğanın limitlerinin verdiği tepkilerden biri de iklim değişikliği.”

İklim değişikliğiyle mücadele, toplumsal cinsiyet eşitliği olmadan düşünülemez’

İklim değişikliği ve toplumsal cinsiyet eşitliği ilişkisi üzerine son yıllarda artan çalışmaların, cinsiyet adaleti olmadan iklim adaletinin olmayacağını savunduğunu anlatan Menekşe Kızıldere, gender – washing yanıltmasına da dikkat çekti:

“Genelde çok uluslu büyük şirketlerin kullandığı “Green – wash” diye bir yöntem var, yeşil yıkama. Bir projeye hem sosyal sorumluluk ayağı katarlar, hem de çevre ayağı. Müthiş çevre projesi gibi gözükür ama aslında çevreye bir katkısı yoktur. Toplumsal cinsiyette de bu durum var, gender – washing diye biliniyor. Vitrine kadınları koyup, kadınlara rol vermeyip, kararların yine erk tarafından alınması, önemli tehlikelerden biri.”

“İklim değişikliğinde artık geri dönüşü olmayan noktaya geldik. İklim değişikliğini durduramayız, sadece adaleti sağlayabiliriz artık. Adalet için de eşitlik gerekli. İklim değişikliği mücadelesinde de adaleti kadınlar sağlayacak. Gezegeni kadınlar kurtaracak.”

Yerel mücadelede de kadınlar hep önde 

Toplantının forum bölümünde, iklim değişikliği ve kadın ilişkisi yereldeki mücadeleden örnekler üzerinden konuşuldu.

Kısacık Altın Madeni ÇED toplantısı

Kaz Dağları’nın Evciler, Güzelköy, Koşuburnu köylerinden Çanakkale’nin Çan ilçesindeki Karadağ ve Dondurma köylerindeki altın madeni mücadelesinde, Çırpılar termik santrali ÇED toplantısının protestosunda kadınların öncü ve etkili olduğu anlatıldı.

Çırpılar Termik Santrali ÇED toplantısı

Karadağlı kadınlar Çanakkale’de altın madeni eyleminde

Son toplantı 8-9 Nisan’da Küçükkuyu’da 

İklim İçin STK Ağı’nın son yüz yüze buluşma toplantısı “İklim Değişikliği ile Mücadalede Strateji Planı Önerileri” başlığıyla 8-9 Nisan‘da Küçükkuyu’da dernek binasında yapılacak. Şükrü Kaygusuz, Özgecan Kara, Ümit Şahin, Mert Altıntaş ve Ayşe Bican’ın da katılacağı toplantıda grup çalışmalarıyla, projeye dahil olan tüm STK’ları kapsayan ortak bir strateji planı çıkarılacak.

Derneğin enerjisi artık güneşten

Birlikte Yeşil Enerjiye projesinin İklim için STK Ağı’nın kurulmasının ve yüz yüze buluşma toplantılarının yapılmasının yanı sıra hedeflerinden biri olan yenilenebilir enerji üretimi için kooperatif gibi örgütlenme modellerinin kurulmasının teşvik edilmesi yolunda da ilk adım atıldı. Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği’nin çatısına, 3 kW’lık güneş paneli kuruldu. Derneğin aydınlatma, ses, elektronik cihazları için ihtiyaç duyduğu enerji artık bu panellerden sağlanıyor. Panelin bir benzeri, Küçükkuyu Belediyesi anaokulunun bahçesine de kurulacak.

( Bu haber, 30.03.2017 tarihinde Yeşil Gazete ‘ de yayınlanmıştır. )

Dina kadınlarından kadınlara şarkılar

Standard

Mitolojide, dünya yaratıldığında insanlara yetmiş dilde konuşmayı öğreten melek diye bilinen Dina’dan geliyor isimleri.

Fotoğraf: Şebnem Göksel Özer

Dünyanın farklı yerlerinde, farklı zamanlarda benzer hisleri, aşkı, acıyı, sevinci, kederi, gitmeyi, özlemi,  bir şeyleri değiştirebilme cesaretini yaşayan kadınların sesini ve sessizliğini saklayan ezgileri paylaşıyor Dina Ensemble, şarkıların arasına ‘kadın’la barış’ dileğini katıp sokağa çıktığından beri.

Farklı kültürleri müzikle anlamak,  dil, din, ırk, cinsiyet farkı üzerinden çizilen sınırların ötesinde bırakılanlara enstrümanla dokunmak, kadın cinayetlerine, tacize, şiddete, toplumsal cinsiyet düzenine, baskıya, ayrımcılığa karşı müziğin iyileştirici, birleştirici gücüyle ses çıkarmak, o sesi çoğaltmak için Çanakkale’de buluşan kadın müzisyenlerin yaşadığı ve anlattığı, yine kadının hikayesi…

Fotoğraf: Mehmet Şakir Arslan

Çiğdem Ergun Güvenç, Feryal Günal, Dilan Özgün, Tuğçe Temir, Aslıgül Şahiner, Bircan Katırcı ve Zerin Uydu ile yoluna devam eden Dina Ensemble, iki yıl önce, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü‘nde Çanakkale’deki kadın yürüyüşünden sonra ilk kez sahneye çıktığından bu yana, sokakta, dayanışma buluşmalarında, kadın eylemlerinde ve davet aldıkları konserlerde buluşmayı sürdürüyor kadınlarla.

Fotoğraf: Semra Canbulat

Türkçe, Zazaca, Gürcüce, Rumca, Lazca, Makedonca, Ermeni, Azeri ve Ladino dillerinde söylenen şarkılarla ortaklaşıyor hikayeler, diller, hisler, yan yana…

Fotoğraf: Mehmet Şakir Arslan

Bir de geçen 8 Mart’ta, kadınları sokağa çağırmak, erkeklere her yerdeyiz ve canımız nasıl isterse öyle yapar, öyle yaşarız demek için şarkı yaptılar, “Çık sokaklara”.

Dina kadınları bu yıl da sahnedeydi 8 Mart’ta. Çanakkale’de, Ece Ayhan Evi’ndeki‘Kadınlardan Kadınlara Şarkılar’ konseri öncesi, sayıca gittikçe artan dinleyicilerini şu sözlerle selamladılar: “Dünyanın yarısını oluşturan, yaratan, üreten, eyleyen,  emek veren biz kadınların günü.  Yüzyıllardır susmamız, oturmamız, boyun eğmemiz, hayatı seyretmemiz istendi. Bugün her yerde olduğumuzu, her şeyde emeğimizin olduğunu, yaşamı, umudu, hayal etmeyi, dayanışmayı bırakmadığımızı, susmadığımızı, boyun eğmediğimizi  bir kez daha hatırlamak ve hatırlamak için bir aradayız.”

Fotoğraf: Mehmet Şakir Arslan

“Ne çiçeğim ne de ‘bağyan’, kadınım ben ayan beyan. Tutkun aşkın sende kalsın, çek elini hayatımdan” diye başlayan, kadınların çok sevdiği şarkıları Çık Sokaklara ile onları bağıra çağıra sokaklara çağıran Dina Ensemble, Yeşil Gazete aracılığıyla, Dina’nın ve kadınların müzikte, sokakta, her yerde olduğunu ve olmaya devam edeceğini bir kez daha vurguladı:

“En başından beri söylediğimiz gibi, kadınlar hayatın her alanında ve sanat alanında da yok sayıldıkları halde varlar. Biz yola çıkmadan önce, kadın ve müzisyen olmaktan aldığımız güçle “en iyi bildiğimiz şey müzik yapmak ” diyerek bir araya geldik. Kadın ve sanat mücadelesinin içinde bu duruşla var olmaya uğraştık. Kadınlar bal gibi müzik de yapabilirler. Tüm kadınları bulaşıkları bir kenara bırakıp çalgı çalmaya davet ediyoruz. Yaşasın kadın, yaşasın müzik.

(Bu yazı, 11.03.2017 tarihinde Yeşil Gazete ‘de yayınlanmıştır.)

Sinema ve Dansın buluştuğu festival: SinemaDansÇanakkale

Standard

Dansın ve sinemanın işbirliğinden doğan dans filmleri hakkında farkındalık yaratmak,  film üreten sanatçılar, dansçılar için yeni bir alan açmak,  dans filmlerine ilgi duyanları dünyadan güncel ve farklı yapımlarla buluşturmak için üç yıl önce Ankara’da başlayan SinemaDansAnkara Dans Filmleri Festivali, yolculuğuna Çanakkale’de devam ediyor. 3-5 Mart tarihleri arasında Çanakkale’de ilk kez düzenlenecek olan dans filmleri festivali, film gösterimleri,  film atölyesi, söyleşiler, dans fotoğrafları sergisi ve dans gösterileriyle dolu programıyla, dansın farklı hallerini şehre taşımaya hazırlanıyor.

Ankara Goethe Enstitüsü, Ares Film, Israil Büyükelçiliği, Cinedans, Tanzrauschen e.V. Wuppertal, Mahal Sanat, ve Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi işbirliği ile gerçekleşecek  SinemaDansÇanakkale – Dans Filmleri Festivali’nin açılışı,  3 Mart Cuma akşamı saat 19.30’da,  Mehmet Şafak Türkel’in yönettiği “Tutku: Meriç Sümen” adlı belgeselle yapılacak. Gösterime, baleyi tutku olarak tanımlayan ve baleyle hikayesi bu belgeselle beyaz perdeye taşınan dünyaca ünlü bale sanatçısı Meriç Sümen de onur konuğu olarak katılacak.

Festivalin ikinci günü, Tomer Heymann’ın yönettiği, İsrail modern dansının önde gelen isimlerinden dansçı ve koreograf Ohad Naharin’in hayatını ve geliştirdiği Gaga hareketini konu alan İsrail yapımı Mr. Gaga adlı belgesel gösterilecek.

Türkiye yapımı dans filmlerinin yanı sıra Amsterdam’da düzenlenen Cinedans Festivalinde gösterilmiş olan uluslararası dans filmleri ve Tanzrauschen Wuppertal Alman filmleri seçkisi ile İtalya Coorpi seçkisi de  Çanakkale  izleyicisi ile buluşacak.

Öğrenciler dans filmi çekecek

Festivalde ayrıca, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Radyo, Sinema ve Televizyon bölümü ve Oyunculuk bölümü öğrencileri ile dans filmi atölyesi yapılacak. Üç gün sürecek atölye çalışmasında, aynı zamanda festival yönetmeni olan Mehmet Şafak Türkel, sinemanın özel bir türü olarak kabul edilen dans filmleri üzerine bilgi ve deneyimini öğrencilere aktaracak. Çalışmanın sonunda bir dans filmi ortaya çıkacak ve öğrencilerin çektiği dans filmi, 5 Mart Pazar günü izleyicilerle paylaşılacak.

Festivalde gösterilecek Türkiye ve Kıbrıs yapımı dans filmleri, seyircilerin oylarıyla değerlendirilecek. Festival, seyircilerinin seçtiği en iyi filmin ödül töreni ve dans gösterisiyle sona erecek.

Mahal Sanat’ta yapılacak film gösterimleri herkesin katılımına açık ve ücretsiz. Festivale eşlik edecek Dans Fotoğrafları Sergisi, festival boyunca yine Mahal Sanat’ta gezilebilecek.  

“Dans filmleri festivalinin hareket etmesi heyecan verici”

Üç yıldır Ankara seyircisiyle buluşan dans filmleri festivalinin Çanakkale’ye gelmesine aracı olan dansçı Esra Yurttut, dans filmleri festivalinin kentle buluşmasını “Dans filmleri festivalinin yapılıyor olması ve Çanakkale’ye gelmesi, bu vesileyle dans filmlerinin taşınıyor olma ve yayılma potansiyelinin ortaya çıkması çok kıymetli.  Dans filmi atölyesine katılacak öğrencilerin bu alana yönelmesi, dans eden insanların projelerinde bu konuda da hayaller kurarak ilerlemesi ihtimalleri çok önemli ve mutluluk verici. Dansın ilham veren, dönüştüren etkisi, festival seyircisi için de çeşitli başlıklar açacaktır. Bu deneyimi ve etkilerini paylaşmayı heyecanla bekliyorum.“ diye değerlendirdi.

( Bu haber, 01.03.2017 tarihinde Yeşil Gazete ‘de , 03.03.2017 tarihinde BirGün Gazetesi ‘nde yayınlanmıştır. )