Tag Archives: çed toplantısı

Kaz Dağları Köylerinden Tek Ses: “Altın Madenine Karşıyız!”

Standard

Kaz Dağları direniyor, köylülerin şimdiye dek geçit vermediği altın madencileri denemekten vazgeçmiyor.  Çanakkale’nin Ayvacık ilçesinde, “Altın Madeni Ocağı ve Kırma – Eleme Tesisi” projesi için 2013 yılında işletme ruhsatı alan Pumice Madencilik adlı şirket, Kaz Dağları’nın eteklerinde patlatma yöntemiyle yılda 750 bin ton cevher çıkarmak istiyor. Şirket, büyük kısmı orman ve bir kısmı şahıs arazisi olarak gözüken  12 bin dönüm ruhsat sahasının  Kısacık, Baharlar, Güzelköy, Akçin, Dağahmetçe, Koşuburnu köylerini etkisine alan yaklaşık 920 dönümlük kısmında cevher çıkarmayı, bunun etrafında kırılmış cevher stok alanı, sosyal tesis, bitkisel toprak ve  ekonomik olmayan kayaç depo alanı, kırma – eleme tesis alanı kurmayı planlıyor.

maden

Projenin Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Başvuru Dosyasında cevherin açık işletme tekniği ile patlatarak ve toprakta basamaklar oluşturarak yerinden söküleceği ve kırma eleme tesisinde kırıldıktan sonra piyasaya satışa sunulacağı belirtiliyor ancak cevherin hangi yollarla nereye taşınacağına ve nasıl işleneceğine dair bir bilgi yok.

 Tarım ve hayvancılığa büyük darbe

3 Kasım Salı günü saat 14.00’de, Çanakkale’nin Ayvacık ilçesine bağlı Kısacık köyünde Halkın Katılımı Toplantısı yapılacak.  Projenin ÇED başvuru dosyasında, ‘planlanan tesislerin çevresine ve etki alanına olumsuz bir etkisinin olmayacağı düşünülmektedir’ diye bir ifade yer alsa da, köy halkı onlarla aynı fikirde değil. 37 yıl olarak öngörülen işletme ömrü boyunca 56 milyon 284 bin ton cevher çıkarılıp satılacak ve aynı miktarda oluşan ekonomik olmayan kayaç, Kaz Dağları’nda kalacak. Altın madencileri, cevher çıkarmak için önce ağaçları kesecek, sonra nebati toprağı sıyıracak, daha sonra da kayaçları patlatacak.

Kaz Dağları toz duman!

Her patlama, en yakını 140 metre mesafedeki Kısacık köyündeki evlerde ve çevre köylerde şiddetli sarsıntılar halinde hissedilecek. Binlerce tür canlıya yaşam alanı olan, su taşıyan, oksijen sağlayan Kaz Dağları’nın sonu olacak Kısacık Altın Madeni için kaç ağaç kesecekleri ve ne kadar su kullanacakları ÇED başvuru dosyasında yazmıyor.  Köyünü, toprağını, hayvanlarını, Kaz Dağları’nı terk etmek istemeyen ve Kaz Dağları olmazsa yaşayamam diyen köylüler, altın madenine karşı çıkıyor.

12192793_10153693878036585_2086368167_o

Kaz Dağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, bir hafta boyunca Kısacık Altın Madeni projesinin doğrudan etki alanı içine giren köyleri ziyaret etti. Altın madenciliği ve Kaz Dağları’nda başlaması halinde sadece civardaki köyleri değil tüm bölgeyi bekleyen tehditler hakkında bilgilendirdi. Köylülerin büyük ilgi gösterdiği buluşmalar ortak tepkiyle sona erdi:

Kaz Dağları’nda Altın Madeni İstemiyoruz!  

Proje sahasına 3 buçuk kilometre uzaklığındaki 700 yıllık Akçin Köyü, Kısacık Altın Madeninden en çok etkilenecek köyler arasında. Akçin Göleti burada ve sulama amaçlı kullanılan göletin kirlenmesi durumunda, geçim kaynağı olan tarım ve hayvancılık bitecek. Akçin Köyü muhtarı Cafer Çetin, cevher çıkarılırken oluşacak atığın dere vasıtasıyla köylerine ve gölete geleceğini, göletin kirlenmesinin sulama yapılan alanların da kirlenmesi demek olduğunu, köylerinden asla vazgeçmeyeceklerini ve hep birlikte direneceklerini söyledi.

gölet

“El birlik olursak madenciler gider”

Geçimini tarımdan sağlayan Serkan Kül,  “Bize altın madeninden değil, malımızdan, canımızdan, çocuğumuzdan, birbirimizden fayda var. Eğer maden olursa gölet gidecek, hayatımız bitecek. Altın madenine hepimiz karşıyız. Koşuburnu, Misvak köylerinin domatesi İstanbul’a kadar nam salmış, şimdi ortadan mı kalkacak?” diye sorarken, doğduğundan beri köyde yaşayan 81 yaşındaki Recep Akça, “Kuzularımız, oğlaklarımız ölmesin, Kaz Dağları bitmesin. Madencileri istemiyoruz, gitsinler. Davul zurna çalacağız arkalarından toplantıda. Görsünler Akçinlileri” diyor. 65 yaşındaki İbrahim Yıldız, “Salı günü hepimiz Kısacıktayız. Yalnız kaşnak ötmez, el birlik olursa öter, sonra hepsi yok olur, gider.” derken ellerini çırparak ses çıkarıyor.

12193071_10153694008386585_931950101_o

ÇED toplantısının yapılacağı Kısacık köyü halkının evinin kapısına kadar dayanmış sondaj delikleri. Köylüler, doğup büyüdükleri toprakları bir gün terk etmek zorunda kalmaktan endişeli. Sarsıntıdan, tozdan duramayacaklarını biliyorlar ve Bergama Ovacık, Uşak Kışladağ gibi olmak istemiyorlar. Yırca’da, Kaz Dağları’nın diğer yamacında, Karadeniz yaylalarında direnen kadınların mücadelesinden güç alan Kısacık kadınları, bu projeyi de kadın dayanışmasının durdurabileceğine inanıyorlar.

12190698_10153695442821585_294305013_o

Anılar Bırakılır mı?

Altın madencilerinin patlatarak, Kaz Dağları’nı basamak basamak oyarak cevher çıkarmak istediği alandaki köylerden biri de Güzelköy. Altın madenine karşı bilgilendirme toplantısında Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği Başkanı Süheyla Doğan’ın sunumunu ilgiyle dinleyen köylüler, ÇED toplantısına hep birlikte katılıp Kısacık’a güç vermeye ve altın madencilerine dur demeye hazırlanıyorlar. ÇED toplantısı için oldukça heyecanlı olan Güzelköy kadınlarıyla ayrıca yapılan buluşmada söz alan 71 yaşındaki Bağdat Kır, “Köyümüz bize yeter, biz burada doğduk büyüdük. Kazdağı’nın havası olmadan yaşayamayız. Altın madencilerine gelmeyin diyeceğiz.” derken, “Bizi nereye yollayacaklar, nereye gideceğiz?” diye soran Ünzile Şen, “Biz katlarda yaşayamayız, yerde yaşarız. Tarlamız, hayvanlarımız, Kazdağımız olmadan yapamayız. Perdenin arkasından bakamayız” dedi. Fatma Kurtaran, “Herkesin bir anısı var, anılar bırakılır mı? Hiçbir yere gitmem.” derken söze Fatma Kaygın girdi: “Bizim köydeki bütün herkes madene karşı. En büyük zenginlik sağlık ve huzur. Sağlık olmayınca ne yapalım parayı, bize verecekleri katı?”

12194260_10153695453306585_863673882_o

“Kadının fendi, madenciyi yenecek”

Toplantıya çocuklarıyla katılan Emine İpkin, “Çocuklarım köyde koşuyor, oynuyor, özgür büyüyor. Meyve topluyoruz, bugün mantar toplamaya götürdüm onları öğrensinler diye, buraya maden gelirse nereden öğrenecekler doğayla yaşamayı? Köyümüz gibisi var mı, adı bile Güzelköy.” 59 yaşındaki Senem Ürer, üç yaşındaki torunu Bade için de savunuyor Kaz Dağlarını: “Maden istemiyorum, hastanelere gitmek istemiyorum. Dağımızın doğasıyla, tertemiz oksijeniyle yaşamak istiyorum. Bizi zehirleyip gidecekler, kazandıkları paraları gezip yiyecekler, bizim de hayatımızı bitirecekler. Masumumun yaşamasını istiyorum, yaşamak istiyoruz. Kadının fendi, madenciyi yenecek.”

12190552_10153695441021585_78178964_o

2 bin imza toplandı

Pumice Madencilik şirketinin hazırladığı ÇED Başvuru Dosyasını incelediklerini, büyük eksikler ve hatalar tespit ettiklerini belirten Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği Başkanı Süheyla Doğan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına, Çanakkale Valiliğine ve Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne itiraz dilekçesi verdiklerini, ayrıca Küçükkuyu ve Altınoluk pazarlarında Kısacık Altın Madenine karşı 2 bin imza topladıklarını söyledi.

12180064_10153694174976585_427901548_n

Kısacık, Güzelköy, Dağahmetçe, Akçin’de yapılan köy toplantılarının çok başarılı geçtiğini, Koşuburnu ve Baharlar köylerine de gideceklerini ifade eden Süheyla Doğan,  Kaz Dağları köylülerinin altın madenine karşı olduklarını ve bunu ÇED toplantısında  hep birlikte dile getireceklerini söyledi. Süheyla Doğan,”Yalınkaya Holding’le bağlantısı olduğunu öğrendiğimiz Pumice Madencilik Şirketi’nin yönetim kurulu üyesine, daha önce yönetim kurulu üyesi olduğu başka bir şirkette muhasebe kayıtlarında hile yapmaktan Sermaye Piyasası Kurulu tarafından para cezası verildiği ve savcılığa hakkında suç duyurusunda bulunulduğu bilgisi alınmıştır. Bu nedenle ruhsat sahibi firma bizim açımızdan şaibeli bir firmadır. İnternette bir web sitesi dahi bulunmayan bu şirketin nasıl olup da maden işletme ruhsatı alabildiğini de anlayabilmiş değiliz.” dedi.

12190689_10153695435151585_1717922398_o

İda Dayanışma Derneği adına konuşan Hicri Nalbant, Lapseki’nin Şahinli, Çan’ın Karadağ ve Dondurma köylerinde, Ağı Dağı’nda ve Kaz Dağları’nda daha önce altın madencilerinin durdurulduğunu, açtıkları davalara ÇED iptal kararları aldıklarını, Kısacık Altın Madeni projesi ÇED başvuru dosyasında, çıkarılacak cevheri satacaklarını belirtmelerinin, ileride altını bölgede ayrıştırmak için cevher zenginleştirme tesisi kurma başvurusunda bulunmayacakları anlamına gelmediğini, benzer durumlarla karşılaştıklarını, hem hukuksal mücadeleye hem de köylülerle birlikte Kaz Dağları’nda doğa talanına izin vermeyeceklerini söyledi.

12190603_10153695450966585_162720703_o

ÇED toplantısında omuz omuza

Daha önce Bayramiç’in Muratlar ve Kurşunlu köylerinde altın madencilerine direnen ve hem Çanakkale’deki çevre aktivistlerinin açtıkları davalarla hem de yerel mücadeleyle şirketlerin faaliyete geçmelerini engelleyen Kaz Dağları köylüleri, 3 Kasım Salı günü yapılacak ÇED toplantısına katılmanın ve dayanışmanın önemini biliyor, heyecanla bir kez daha altın madenine hayır demeye hazırlanıyor. Kaz Dağı Doğal Kültürel Varlıkları Koruma Derneği,  İda Dayanışma Derneği, Çanakkale Barosu, Çanakkale Çevre Platformu, Çanakkale Kent Konseyi Çevre Meclisi, Güney Marmara Çevre Derneği, Ayvalık Tabiat Platformu, Edremit Körfezi ve Küçükkuyu halkının da köylülere destek için bulunacağı toplantıda, Kaz Dağları’nın altından daha değerli olduğu bir kez daha haykırılacak.

https://yesilgazete.org/blog/2015/11/02/kaz-daglari-koylerinden-tek-ses-altin-madenine-karsiyiz/

Kaz Dağları Kadınları, “Çırpılar’da termik santrale geçit yok”

Standard

Çırpılar Termik Santrali ÇED Halkın Katılımı Toplantısı, köylü kadınların protestoları arasında yapıldı. Çanakkale’nin Yenice ilçesine bağlı Çırpılar köyünde termik santral kurmak isteyen Taşzemin İnşaat Madencilik şirketi adına yetkililerin projeye dair teknik bilgiler verdiği esnada köy meydanında toplanan kadınlar, “Termik santral istemiyoruz, termikçi şirket masal anlatma, hayat parayla satılamaz” sloganları attı.

çeşme

Üzerinde “Dereme, havama, toprağıma dokunma, termiğe karşı kadın dayanışması, termik santralinize verecek suyumuz yok, kanser olmak istemiyoruz.” yazılı pankartlar taşıyan kadınlar, şirketin köylerini ve Kaz Dağları’nı terk etmesini istedi. Toplantı boyunca köy meydanından ayrılmayan kadınlara, diğer köylülerden ve çevrecilerden de kahvehaneden yükselen alkış sesleriyle destek geldi.

çırpılar protesto

Jandarmanın güvenlik önlemleri altında gerçekleşen ÇED toplantısında sesler zaman zaman yükseldi. Toplantıya katılan köylüler, termik santralin temiz havalarına, tarım ve hayvancılık yaptıkları topraklara, sağlıklarına ve Kaz Dağları’na vereceği zararlar konusundaki endişelerini, merak ettiklerini dile getirdi. “Çırpılar Termik Santrali, Kül Depolama Sahası, İR:60 Ruhsat Numaralı Kömür Saha , Kireçtaşı Ocağı ile Kırma Eleme Tesisi” projesi hakkında sunum yapan SNG Madencilik yetkilisi Sertaç Nuri Gücüyener’in, “Yeraltı zenginliklerimizi paylaşmalıyız.” sözü üzerine çobanlık yapan bir köylü, “Biz zenginliklerimizi zaten paylaşıyoruz. Ovalarımızda yetiştirdiğimiz kapya biberini dünyaya ihraç ediyoruz. Termik santral yapılır, külleri toprağımıza, suyumuza savrulursa biz kapya biberi nereye ekeriz? diye sordu.
kahve

Yenice’nin kapya biber yetiştiriciliğinin merkezi gibi olan verimli topraklarında açık ocak işletmeciliğiyle yirmi beş yılda 65 milyon ton kömür çıkarmayı, 200 Megawatt gücünde termik santral kurup oluşacak milyonlarca ton külü Kazdağları’nın kuzey yamaçlarında depolamayı planlayan şirket, santralin soğutma suyu olarak Gönen Barajı’na dökülen derelerdeki suyu kullanmayı, bu su yetmezse yeni kuyular açmayı istiyor. Çanakkale Yenice’nin Çırpılar, Kovancı, Boynanlar, Suuçtu ve Öğmen köylerinin arasındaki alanda yapılmak istenen termik santralin, bölgedeki hakim rüzgarlarla birlikte Agonya Vadisi’ni, Çanakkale’yi, Balıkesir’i ve Edremit Körfezi’ndeki zeytinlikleri de etkisi altına alacağı düşünülüyor. Yıllardır altın madenciliğine karşı direnen Kaz Dağları’nı şimdi de termik santral tehdit ediyor.

çırpılar çocuk

Proje ile ilgili sayısal verilen aktarıldığı, köylülere iş ve çevrenin zarar görmemesi için alınacak önlemlerin güvencesini vermeye çalışan sunumun ardından toplantıya katılan yöre halkı ve yaşam savunucuları santrale itirazlarını dile getirdi. İda Dayanışma Derneği ve Çanakkale Çevre Platformu adına konuşan Hicri Nalbant, “Biz buraya ÇED toplantınızı ciddiye aldığımız için değil, tarihe not düşmek için geldik. Bu bölgeye kurulacak bir termik santral elli kilometre yarıçapında bir alanı etkileyecek. Sağlığınız ve bu tertemiz havanız bozulacak. Köyde yaşayanlara tavsiyem, 18 Mart Çan Termik Santrali’nin olduğu Yayaköy’e gitsinler ve köylülerle konuşarak asmaların, ceviz ağaçlarının nasıl kuruduğunu, köydeki hastalıkları dinlesinler. Çan’ın tarım alanlarına asit yağıyor, küllerin etkisi Bayramiç’ten Ezine’ye kadar ulaşıyor. Termik santrallerin hiç biri temiz değil, her biri doğayı kirletiyor, bizi hasta ediyor. Çanakkale’de kurulmak istenen termik santrallerin toplam kurulu gücü 17 bin Megawatt. Çanakkale Türkiye’nin kalorifer kazanı mı?
Burada yaşayan çocukların, insanların hiç değeri yok mu? Bu kadar santrale hangi vicdan sahibi izin veriyor? ” dedi.

Hicri nalbant

Termik santralin, kömür ocağının ve kül depolama alanının yapılmak istendiği köylerde yaşayan gençlerin projeye karşı oldukları, ancak işsizlik ve oldukça verimli topraklara sahip olmalarına rağmen tarımdan yeterince para kazanamadıkları gerekçesiyle yeni iş sahalarına ihtiyaç duyduklarını konuştukları gözlendi. Projenin 900 kişiye iş sağlayacağının ifade edilmesi üzerine söz alan Kalkım köyünde yaşayan Hatice Barış, konuşmasıyla herkesi etkiledi. Hatice Barış, “Köylüler, çocuklarının rızkı için çıkış yolunu termik santralde arıyor. Burada içilecek su, yenilecek bir şey kalmadığında, üstümüze kül yağdığında ve kanser olduğumuzda ne yapacaklar? Santralden kazanacakları maaşla çocuklarını yurt dışına mı gönderecekler? Bir aksilik olursa yaptırım uygularız, termik santrali hemen kapatırız diyorlar. Bakın diğer santrallere, hiç kapatılan var mı? Santral kurulursa hiç bir yere gitmez. Bunların hepsi vaat.” dedi.

hatice

Köy kahvehanesinde ÇED toplantısı yapılırken dışarıda şirketi protesto eden köylü kadınlar endişelerini ve termik santrali neden istemediklerini dile getirirken öfkeliydi. Hepsi de hastalanmaktan  endişe ettiğini, köylerinin doğası, temiz havası ve büyükbaş hayvanlarıyla mutlu olduklarını söyledi.  Bölgedeki kömür madeni ocaklarından çıkarılan kömürleri yığacakları için yıllar önce babasının on beş dönümlük arazisini kaybettiklerini anlatan 75 yaşındaki Mürvet Erdal, “Biz o günleri gördük, gençler daha görmediler. Şirket tarlaları alıncaya, buralara yerleşinceye kadar size iş vereceğiz diye kandıracak. Biz ekmeğimizi arkamızda çocuk, önümüzde torba, emekle kazandık. Şimdikiler oturdukları yerden beş kuruşa çalışmak için köylerinden vazgeçiyorlar. Yıllar önce sondaj yapmışlardı da çeşmelerimiz kurumuştu. Kuşlar bile içecek su bulamamıştı. Şimdi yine geldiler, içeride masal anlatıyorlar. Asla güvenmiyorum.”dedi.

mürvet

64 yaşındaki Ayşe Karabulut, “Termik santral istemiyorum. Köyümüz kirlenmesin, tarlalarımız elimizden gitmesin. Eşimin ciğerleri zaten hasta, onun ölmesini istemiyorum.” dedi. Jandarmadan çekindikleri için köy meydanına gelemeyen köylü kadınlarsa toplantıyı ve termik santral protestosunu uzaktan izledi. Havva Erdal, “Çan’da zaten termik santral var, onun külü dumanı burayı da etkiliyor, ağaçlarımız meyve vermiyor. Kirli hava istemiyoruz, hayvanlarımız ölürse biz ne yaparız? Nereye gideriz bu yaştan sonra?” derken, Emine Dudukaçar, “Biz köyümüzün güzelliklerini yaşadık. Çocuklarımız da gün görsün, köylerinde rahat rahat oynayarak büyüsün. Ben astım hastasıyım. Susuz yaşanır mı, peki ya kirli havada? Santral olursa hastalıklar çoğalacak. Hayat gidince biz parayı ne yapalım? Mis gibi havamızı neden bırakalım? Şimdiye kadar santrale muhtaç olmadan yaşadık. Toprak bize yeter. Termik santral istemiyoruz.” diye konuştu.

yakın kadın

Yöre halkının ve yaşam savunucularının itirazları, köydeki gençlerin iş bulma sıkıntısı ve Çırpılar kadınlarının protestolarıyla geçen Çırpılar Termik Santrali ÇED toplantısı sorunsuz sonlandı. Yıllardır Çanakkale’de ve Kaz Dazdağları’nda verilen çevre mücadelesinde gönüllü emek veren Hicri Nalbant, “Toplantıdan önce termik santralle ilgili köylüleri bilgilendirmek üzere köye geldiğimizde gördük ki işsiz gençler iş vaadiyle yönlendirilmişler. ÇED toplantısında santralle ilgili endişelerimizi dile getirdik. Gördük ki o gençler de Çırpılar ve çevredeki köyler de termik santrale karşılar ancak işsiz oldukları için bazıları bir noktada mecbur hissediyorlar. Dünyanın en kaliteli kapya biberinin yetiştiği bölge burası ancak tarımdaki bunalım onlara da işsizlik olarak yansıyor. Bu kadar olumsuz görüş bildirilmesine ve köylülerin itirazlarını dile getirmelerine rağmen ÇED olumlu kararı çıkacaktır. Biz de o kararı bekleyip ÇED iptal davası açacağız. Şimdiye kadar açtığımız tüm davaları kazandık, dava açılmadık tek bir termik santral, altın madeni projesi bırakmadık. Neredeyse tamamını kazandık. İnanıyorum ki bunu da bunu da kazanacağız.” dedi.

kahbe çnü

Hicri Nalbant, Çanakkale’yi bir termik santral ve sanayi şehri olarak gösteren Balıkesir – Çanakkale 1/100 bin ölçekli Çevre Düzeni Planıyla artan santral başvurularını ve şehirde izlenen mücadeleyi de değerlendirdi.

“Hakim rüzgarın poyraz olduğu bir bölgede, Kaz Dağları’nın kuzeyine, Karabiga’ya çok sayıda termik santral kurmak demek Kaz Dağları’nı katletmektir. Yenice termik santrali projesiyle de Kaz Dağları’nda santralden etkilenmedik alan bırakmamış olacaklar. Mevcut ve planlanan termik santrallerin kapsadığı alanı tüm Çanakkale’yi ve Kaz Dağlarını kapladı.. Son olarak Çan Yayaköy’de Çan-2 Termik Santrali’ni kurabilmek için toprak koruma kurulunun olumsuz görüş bildirmesine rağmen ÇED olumlu kararı aldılar. Bu bir skandal. Bunun için de dava açtık. Şu an sonuçlanmasını beklediğimiz dokuz dava var. Çırpılar için de yargıya başvuracağız. O termik santrali yaptırmayacağız.”

kadınn

 

 

 

 

Böyle Olur “Çanakkale Karşılaması” Köylüler ÇED toplantısını yaptırmadı

Standard

Madeni ‘dondurmaya’ geliyoruz dediler, “Madenci şirket, Dondurma’yı terk et” sloganlarıyla köyü inlettiler.
Madencileri köyden gönderene dek vazgeçmeyen köylüler, ÇED toplantısını iptal ettirdiler.

20150129_131347

Çanakkale’nin Çan ilçesi, Dondurma köyünde Koza Altın İşletmeleri AŞ’nin altın –  gümüş – kurşun madeni projesinin ÇED halkın katılımı toplantısına adeta “çıkarma” vardı. Köylüler yaşam savunucuları ile birlikte toplantının yapılacağı kahvehanenin önünde madene karşı olduklarını haykırdı, kadınlar kahvehaneye girip teneke çaldı. Madenciler sonunda pes etti, toplantı yapılmadı. Köylüler zaferi köy meydanında, Çanakkale Karşılaması oynayarak, şenlik havasında kutladı.

10945020_712670088853062_2517031819510226091_n

Çanakkale’nin Çan, Biga ve Lapseki ilçelerinin bir çok köyünü içine alan 30 hektarlık alanda, 5 yıl boyunca 400 bin ton altın, gümüş, kurşun cevheri üretilmek istendiğini duyan köylüler; Koza Altın’nın maden projesinin ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) toplantısından günler önce ayağa kalkmıştı.

10947869_10153059059191585_2144806723_n

Çanakkale Çevre Platformu’nun Dondurma, Ahmetler ve Ramazanlar köylerindeki bilgilendirme toplantılarına yoğun ilgi gösterilmiş; sadece çevre köyler değil; Karadağ’dan Kazdağları’na, Çanakkale’den Biga Ovası’na kadar madenden etkilenecek herkes, ÇED toplantısına çağrılmıştı.

20150129_134019

Ormanları,  1. derecede arkeolojik sit alanlarını, tarım arazilerini, içme suyu kaynaklarını ve Biga Ovası’nda kalan 19 köyü sulayan Bakacak Barajı’nı tehdit eden madene karşı çıkanlar; maden istemediklerini cümle aleme duyurma kararı almıştı. Köylüler dediğini yaptı.

10418488_931958180156965_5395596573504425056_n

7’den 70’e kadın, erkek, yaşlı, genç, çocuk yüzlerce köylü ve onlara desteğe gelen çevreciler; Dondurma’yı önce direniş, sonra şenlik alanına çevirdi.

20150129_130919

Sadece cevherin üretilmek istendiği, işletme sahalarına yakın mesafede bulunan Dondurma, Ahmetler, Ramazanlar, Karadağ, Balcılar, Eçialan köylerinden değil; Kazdağları’ndan Biga’ya, Karabiga’dan Bozcaada’ya, Biga Ovası’na, Çanakkale’ye kadar oldukça büyük bir kalabalık; bölgede artık maden şirketi görmek istemediğini bir kez daha gösterdi.

20150129_132937

Dondurma köyündeki hazırlıklar, ÇED toplantısından saatler önce başladı. Kadınlar tencere ve tenekelerle, pankartlarla kalabalığın en önünde yer aldı. Köy meydanına davul zurna eşliğinde sloganlarla, marşlarla etkili bir giriş yapıldı.

20150129_133328

Toplantının yapılacağı kahvehanenin önünde toplanan kalabalık; “Madenci şirket, köyümüzü terk et”, “Köyümüzde maden istemiyoruz.”, “Madenci şirket, dışarı” sloganları attı, teneke çaldı.

10958327_931956906823759_65371057409817996_n
Sloganlar susunca pankartlar konuştu.

IMG-20150129-WA0023

Kadınlar ve çocuklar, taşıdıkları “Köyümüzü terk edin gari” “Madene karşı kadın dayanışması”, “600 yıllık geçmişimiz, altınızdan değerli”,”Biz köyümüzde mutluyuz, vazgeç Koza”, “Git, sabrımız taşmadan git” yazılı pankartlarla renkli görüntüler oluşturdu.

10947496_10153059089706585_1223455346_n

Köylerini altın, gümüş, kurşun madenine karşı savunan köylüler; İzmir’in Kemalpaşa ilçesi Akalan köyünde yapılmak istenen taş ocağına günlerdir direnen köylülere, “Diren Akalan, Dondurma yanında” pankartıyla  da selam gönderdi.

10945502_10153061236581585_8997196591215656537_n

Maden şirketi çalışanları kahvehanede, köylüler ve yaşam savunucuları köy meydanındaydı. Oldukça heyecanlı olan köylülerle konuşan Çanakkale Çevre Platformu Eski Dönem Sözcüsü, İl Genel Meclisi Üyesi Hicri Nalbant, “Bugün buraya isteklerimizi belirtmeye geldik” dedi; “ÇED halkı bilgilendirme toplantısının yapılmasını istiyor musunuz?” diye sordu. Köylüler alkışlarla hep bir ağızdan, hayır yanıtı verdi. Suyumuzu, havamızı, geçmişimizi, madene değişmeyiz dedi.

10425420_1616276205261104_8026602261373607947_n

Bunun üzerine maden şirketi çalışanlarına; bu durumda toplantının yapılamayacağı söylendi, salonu boşaltmaları istendi. Maden şirketi çalışanları bir süre kahvehaneyi terk etmedi. Buna tepki gösteren köylü kadınlar içeri girerek teneke çaldı, dışarıda bekleyenler gibi “Maden istemiyoruz” sloganları attı.

20150129_131100

O esnada yanan sobadan çıkan dumanlar kahvehaneye dolunca, jandarmanın da araya girmesiyle dışarı çıkmak zorunda kalan şirket çalışanları, toplantının yapılamayacağını sonunda anladı. ÇED toplantısının, köylüler karşı çıktığı için yapılamadığı, diğer kahvehanenin önünde tutanak altına alındı.

20150129_134550

Köylüler madencilerin köyü terk ettiğini görüp, toplantının yapılmayacağına ikna olana kadar gözlerini üzerlerinden ayırmadı. Koza Altın gitti, köy rahat bir nefes aldı. Bir traktörün arkasında oluşturulan tahta sahneye çıkan köylüler eline mikrofonu aldı; şiir okudu, şirket madenden vazgeçene kadar direnişin ve birlikteliklerinin süreceğini duyurdu.

10917065_931955506823899_310939561456095992_n

Hicri Nalbant bir kez daha köylülere seslenerek; “Sizi kutluyoruz. Coşkunuzu ve dayanışmanızı görüp heyecanlanmamak mümkün değil. Bu yörenin kadınları, madencilere buraları terk ettirecek. Karadağ’da, Ağı Dağı’nda, Kazdağları’nda birlikte mücadele etmeyi sürdüreceğiz. Çevre mücadelesi verilen tüm köylere Dondurma’dan selam olsun.  Bu köy artık sadece sizin değil, bugün burada madencilere karşı savunanların değil; hepimizin köyü… Burayı gözümüz gibi koruyacağız.” dedi.

14896_712651178854953_1394312771197575025_n

Maden şirketini gönderene kadar kararlı bir direnişe sahne olan köy meydanında birden şenlik başladı. Davullar vurdu, klarnetler tüm köyü coşturdu. Kadınlar Çanakkale Karşılaması, erkekler Çanakkale Zeybeği oynadı.

10952400_931955406823909_1113371268344455023_n

Koza Altın İşletmeleri’nin arabaları uzaklaşırken fonda “altınlarım kayboldu, bulamadım” oyun havasının çalmasıysa, hoş bir tesadüf olarak gülüşmelere yol açtı.

IMG-20150129-WA0011

Davul zurna eşliğinde saatlerce oynayarak, halay çekerek, sarılarak birlikteliklerini ve toplantıyı yaptırmadan maden şirketini göndermelerini kutlayan köylülerin sevinci görülmeye değerdi.

20150129_135135

Karadağ köylüleri gibi; Dondurma, Ahmetler ve Ramazanlar köylüleri de kadınların önde olduğu, kendiliğinden gelişen bir savunmayla; madene karşı olduklarını herkese gösterdi. Karadağ’ın eteklerinde 600 yıllık bir geçmişe uzanan hikayelerine; yıllarca anlatılacak bir direniş destanı eklendi. Kazdağları’ndan Bozcaada’ya, Ağı Dağı’ndan Karadağ’a, Çanakkale’den Bayramiç’e, Karabiga’ya kadar doğa talanına karşı yürütülen tüm mücadelelere güç ve umut verdi.

10362369_712669435519794_2204107437770461219_n

Dondurma ve Ahmetler Köylüleri, Donduracak Madeni

Standard

Çanakkale’nin Çan İlçesi, Dondurma köyünde 29 Ocak Perşembe günü Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Halkın Katılımı Toplantısı yapılacak olan altın – gümüş – kurşun madeni projesine köylülerin tepkisi büyüyor. Dondurma ve Ahmetler köyleri başta olmak üzere, projenin faaliyet sahasında kalan köyler; Koza Altın İşletmeciliği’nin 30 hektar alanda 5 yıl boyunca toplam 400 bin ton cevher üretmeyi planladığı madene karşı çıkıyor.

İzmir Bergama’daki Ovacık Altın Madeni’ni 2005 yılından bu yana işleten Koza Altın İşletmeleri A.Ş.; şimdi de Çanakkale’ye girmeye çalışıyor. Şirketin ÇED Başvuru Dosyasında, iki ayrı işletme sahasında, açık ocak işletmeciliği ve delme patlatma yöntemiyle çalıştırılacak madenden; 400 bin ton altın-gümüş-kurşun cevherinin yanı sıra 840 bin ton ekonomik değeri olmayan kaya açığa çıkacağı, kayaların proje sahasında depolanacağı, cevherinse Ovacık Altın Madeni’ndeki  zenginleştirme tesisine taşınacağı belirtiliyor. Ayrıca cevher üretimi sürerken bir taraftan da arama faaliyetlerinin sürdürüleceği, yeni rezervlere rastlanması durumunda 5 yıl olarak öngörülen işletme ömrünün uzayabileceği ifade ediliyor.

harita

Köyün içme suyu kaynağı, maden sahasında

Çoğu orman ve tarım arazilerinden oluşan proje sahasında, Ahmetler köyünün içme suyu kaynağı da yer alıyor. Çanakkale Çevre Platformu’nun maden hakkında bilgilendirme toplantısına yoğun katılım göstererek köylerinde maden istemediklerini ve sonuna kadar direneceklerini anlatan Dondurma’dan sonra; Ahmetler ve Ramazanlar köyleri de toplantı talep ederek madene karşı olduklarını, sularının kirlenmesine izin vermeyeceklerini açıkladı. Ahmetler köyü muhtarı İbrahim Aksan; “Köyümüzün Mağaratepe’de iki tane su kaynağı var, ikisi de sondaj alanında kalıyor. Mağaratepe’deki su kaynakları köyümüzün canı. Başka suyumuz yok. Dondurma da, Karadağ da suyunu  oradan alıyor. Maden gelirse suyumuz gidecek, köy  susuz kalacak.  O zaman ne yaparız ? Biz madene karşıyız, sonuna kadar suyumuzu savunacağız.” dedi.

20150122_211350

Altın madenine karşı hep birlikte direnme kararı alan köylülere güç ve umut veren; köylerinde altın aramak isteyen ESAN Eczacıbaşı A.Ş.’ye karşı birlikte hareket ederek, daha sondaj aşamasında açtıkları davaya, Çanakkale İdare Mahkemesi tarafından yürütmeyi durdurma kararı verilmesiyle şirketin terk ettiği Karadağ köyü…

10602945_10152646014856585_192417521_n

“Suyumuz olmadan nasıl yaşarız?”

85 hane,  350 nüfuslu Ahmetler köyü, yaklaşık 600 yıl önce yerleşmiş o topraklara. Tarım yapmış, geçimini büyükbaş hayvancılıkla sağlamış. Temiz havası gibi suyunu da  dağdan  almaya başlayana kadar, zaman zaman su sıkıntısı yaşanmış. Tam rahat edecekleri vakit altın madencileri kapılarına dayanmış. Köyün en yaşlısı 99 yaşındaki Ahmet Karaca “Sımsıkı duruyoruz birlikte, köyümüzde maden istemiyoruz. İçme suyumuzu aldılar mı yaşanır mı buralarda?” diye soruyor. İsmail Özçelik; “73 yaşındayım. Doğdum doğalı buradayım. Suyumuz, altın aramak istedikleri tepeden geliyor. Zehir karışırsa hayvanlar da etkilenir insanlar da. Bu yaştan sonra bizi neden üzüyorlar?
Hep birlikte mücadele edeceğiz.”
diyor.

20150122_203443

“Biz geçmişimizden vazgeçmiyoruz, onlar madenden vazgeçsin!”

Ahmetler Köyü kadınları da Dondurma köyünde olduğu gibi; madene karşı yaşam hakkını en önde savunuyor.  Karadağlılar gibi 7’den 70’e yürümeye, madencilere geçit vermemek için ne gerekiyorsa yapmaya hazırlar. Sularını ve yıllardır yaşadıkları toprakları madencilere bırakmak, yok edilişine tanık olmak istemiyorlar. Madene karşı olduklarını bir kez de ÇED toplantısında haykıracaklar. Doğduğundan bu yana Ahmetler’de olan Feride Tekin,
“Biz köyümüzde çok mutluyuz, yıllardır burada yaşıyoruz. Onlar para kazanacak diye neden köyümüzü terk edelim, geçmişimizden vazgeçelim? Madenciler vazgeçsin. Çan’ın Dereköyü’nde yıllar önce kömür madeni aradılar, şimdi o köy toprak yığını altında. Sanki hiç yokmuş gibi… Direnmezsek bizim köyümüz de öyle olacak. Sahip olduğumuz her şeyin arkasındayız” diyerek tepki gösteriyor.

20150122_195959

Projenin ÇED Başvuru Dosyasında, “Proje kapsamında yer alan sahalar ve yakın civarlarında Kültür Varlığı veya Sit özellikleri taşıyan sahalar bulunmamaktadır” denmesine rağmen; dosyanın ekinde yer alan Çanakkale Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Kararında; Karadağ ve Dondurma Köyleri arasında Arabakonağı Mevkiinde kalan alanın, 1. derece Arkeolojik Sit alanı olarak tescil edileceği yazıyor. 22 yaşındaki tarih bölümü öğrencisi Şeyma Albayrak, köylerinin kadim geçmişini; “Kanuni döneminden beri yaşayan bir köy, yani dedelerimiz, onların dedeleri, dedeleri burada. Bir çok tarladan Bizans dönemine ait eserler çıktı, o kadar zengin topraklar… Köyümüz çok eski, suyumuz da çok değerli. Ben sabahları uyandığımda karşımda dağ manzarasını göremezsem üzülürüm. Bu insanlar buradan kopamaz, asla vazgeçmezler bu topraklardan” sözleriyle anlatıyor.

20150122_195847

Biga Ovası endişeli

Koza Altın İşletmeleri A.Ş.’nin bölgede planladığı altın- gümüş- kurşun madeni projesi sadece ruhsat alanında kalan Çan’ın Dondurma, Karadağ, Lapseki’nin Balcılar ve Eçialan, Biga’nın Ahmetler, Ramazanlar ve Bezirganlar köylerini değil; tüm Biga Ovası’nı yakından ilgilendiriyor.  Biga Ovasındaki tarım arazilerini sulayan Bakacak Barajı; maden projesinin  1. işletme sahasına kuş uçuşu 2,6 km mesafede yer alıyor. Baraj, Dondurma’dan Karabiga’ya kadar yaklaşık 92 bin dönüm alanda, 19 köye sulama yapıyor.

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Çanakkale Şubesi 2. Başkanı İrfan Mutluay; “19 köy, 92 bin dönüm araziye sulama hizmeti veren Bakacak Barajı’nın havzası, firmanın ruhsat alanında kalmaktadır. Bölgedeki madencilik faaliyeti sonucu oluşabilecek herhangi bir kirlilik Bakacak Barajı’nı risk altında bırakacaktır, bu da Biga’nın 19 köyünü etkileyecektir.” dedi.

20150122_211411

“Köyümüzün suyu, altından değerli”

Çanakkale Çevre Platformu’nun Dondurma’nın ardından Ahmetler ve Ramazanlar köylerindeki kahvehanelerde düzenlediği bilgilendirme toplantılarında Ziraat Mühendisi İrfan Mutluay,  Bakacak Barajı’nın madencilikle kirlenmesi halinde tarımın ve doğanın göreceği zararları anlatırken; Çanakkale Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Doç Dr. Coşkun Bakar; madenin halk sağlığına etkileri hakkında bilgi verdi.

Köylüler “Biz topraklarımızı biberden çeltiğe her şeyi ekiyoruz, yetiştirdiğimiz ürünler başka yerlere de dağılıyor. Buraya maden geldiği zaman baraja karışacak olursa, akan su bütün ovayı zehirler. Diğer köyler de ayaklansın,  madene karşı hep birlikte duralım” sözleriyle, içme ve sulama kaynaklarının maden tehdidi altında olmasına tepki gösterdi.

İl Genel Meclisi Üyesi Hicri Nalbant; “Bugüne dek hangi köyde kadınlar ve erkekler birlikte mücadele ettiyse başarılı oldular. Siz de el birliğiyle madeni istemediğinizi söylerseniz, Karadağ’da olduğu gibi Dondurma’da da geldikleri gibi gideceklerdir. ÇED toplantısında hep birlikteyiz” dedi.

20150122_194206

29 Ocakta, Madeni Dondurma’ya

Koza Altın İşletmeleri’nin 30 hektarlık sahada 400 bin ton altın, gümüş, kurşun rezervi çıkarmayı planlandığı maden projesinin ÇED halkın katılımı toplantısı; 29 ocak Perşembe günü saat 14.00’de, Dondurma köy meydanındaki kahvehanede yapılacak. Yediden yetmişe kadın, erkek, çocuk tüm Dondurma orada olacak. Ahmetler, Karadağ, Ramazanlar ve civardaki diğer köylerle birlikte Çanakkale’den çevreciler de toplantıya katılacak.
Köylüler günlerdir birbirlerine ÇED toplantısını hatırlatıyor, o gün ne yapabileceklerini konuşuyor. Köy muhtarları köylülerle birlikte toplantılar düzenliyor. ÇED toplantısına davullu, zurnalı, pankartlı hazırlıklar yapılıyor. Köylüler sularının, topraklarının ve geçmişlerinin altından daha değerli olduğunu şirkete duyurmaya hazırlanıyorlar. Herkesi madeni birlikte “Dondurma’ya” bekliyorlar.

10942577_10205577459422008_1707489237599424711_o

ÇED TOPLANTISI YAPILDI, HALK KATILAMADI !

Standard

Lapseki’nin Şahinli Köyünde Batı Anadolu Madenciliğin planladığı altın – gümüş madeni işletme ve zenginleştirme tesisinin ÇED toplantısına katılım, şirket tarafından engellendi. Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) toplantısına katılmak, maden işletmesinin yöreye ve doğaya vereceği zararları konuşmak, köylüleri bilgilendirmek için köye giden çevreciler toplantıya giremedi. Toplantının yapıldığı köy meydanındaki kahvehanenin iki kapısı da maden şirketi çalışanı olduğu iddia edilen kişilerce kapalı tutuldu. Pencerelerin gazete kağıtları ile kaplanmış olduğu gözlendi.

16430_10204191791208220_7127375816522327127_n

Öte yandan toplantıya alınmadıklarını, maden çalışanlarından çekindikleri, baskı altında hissettikleri için kahvehanenin önüne dahi yaklaşamadıklarını iddia eden köylü kadınlar; toplantı boyunca cami avlusunda, evlerinin önünde bekledi. Herkesin katılımına açık olması gereken ÇED toplantısının bu şekilde yapılmasına karşı çıkan Çanakkale Çevre Platformu adına açıklama yapan Hicri Nalbant: “Bu sözde ÇED toplantısı yasa dışıdır, kesinlikle tanımıyoruz. ÇED’i ve işletme ruhsatını iptal ettirene kadar sürdüreceğimiz hukuk mücadelesini başlatıyoruz” dedi. unnameffd

Çanakkale’nin Lapseki ilçesi, Şahinli ve Kocabaşlar köyü mevkiinde Batı Anadolu Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından yapılması planlanan Kestanelik Altın-Gümüş Madeni ve Zenginleştirme Tesisi projesinin Şahinli köyünde düzenlenen ÇED toplantısı gergin geçti. Şirket çalışanlarının kameralarla köy halkının arasında dolaşarak konuşulanları kaydettiği, yanlarında birilerinin bekletilerek toplantı alanına yaklaştırılmayan kadınların tedirginliği dikkat çekti.

10888470_10152951781161585_6432715488619180298_n

Yaklaşık 50 kişilik bir grupla Şahinli köyüne giden Çanakkale Çevre Platformu üyeleri, toplantının yapılış şeklini, katılımın engellenmesini protesto etti. Platform adına kahvehanenin önündeki meydanda basın açıklaması yapan Hicri Nalbant; “ÇED toplantılarına sadece yöre insanları değil, dileyen herkes katılabilir. Ancak burada Çanakkale’den ve çevre köylerden gelen bizler, kapılar tutulduğu için içeri girip toplantıya katılamıyoruz. Bu ÇED toplantısı yasa dışıdır, kesinlikle tanımıyoruz. Çanakkale Barosu’ndan gözlemci avukatlarla birlikte ÇED toplantısına katılımın engellendiğini tutanaklara geçirip dava açacağız. Yasa dışı ÇED’i iptal ettirene kadar mücadele edeceğiz.” dedi.

unffnamed

Şahinli’de altın – gümüş madeni projesinin bundan 3 yıl önce başlayan sondaj çalışmaları esnasında köyün içme suyu ana damar hattı zarar görmüş, çeşmeden su yerine çamur akmıştı. Çevre köylerin daha önce su doldurmak için geldiği köy, susuz kalmıştı. Köylüler sularının kirlenmesine tepki göstermiş; Çanakkale Belediyesi köye tankerlerle su taşımıştı. ÇED toplantısı yapılan maden işletmesinin kapasitesinin üç yıl öncekinden 700 kat büyük olduğunu ifade eden Ziraat Yüksek Mühendisi Hicri Nalbant, söz konusu projenin hayata geçmesi halinde köyü ve Çanakkale’yi bekleyen ekolojik tehditlere karşı uyardı;

“3 yıl önce yaşanan felaketin boyutları büyüyor. Madenin açık işletme olması ve siyanür kullanılması planlanıyor. Ağaçların hepsini kesecekler. Patlatma yapacaklar. Onlar patlatma yaptıkça bu köyde deprem yaşanacak, bütün evlerin duvarları çatlayacak. Tarihe not düşmek için söylüyoruz; daha önce sularını kirlettikleri insanların şimdi de evlerini başlarına yıkacaklar. Tozunma esnasında çıkacak tozlar Bayramdere, Umurbey barajlarını, Adatepe köyünün meyvelerini kirletecek. Maden için kullanacakları suyu temin edecekleri bir yer yok. On binlerce ton siyanür kullanacaklar. Bu siyanürü arıtacaklarını söylüyorlar ama biz Kızılelma’dan, Kirazlı’dan, Ağı Dağı’ndan, diğer köylerden biliyoruz ki bu bir yalan. Milyonlarca ton atık bırakacaklar, hepimiz bu atıklarla yaşayacağız.” dedi.

unnameddd

ÇED toplantısı kapalı kapılar ardında sürerken, toplantıya katılmayarak kahvehanenin dışında kalanların sayısının oldukça fazla olduğu gözlendi. Köyün kadınları, içme sularından ve çocuklarının geleceğinden yana endişeli. İstemiyorlar köylerinde altın-gümüş madeni, sularının kirlenmesini. Birlik beraberlik kuramadıklarını, madende çalışanlardan sayıca az olduklarını düşündükleri için cesaret edemediklerini söylüyorlar çıkıp konuşmaya madeni neden istemediklerini. İsimlerinin saklı kalması koşuluyla anlattılar çaresizliklerini:

Bu köyde yaşıyorsak savunmamız lazım her şeyi, madene gidenler kovalıyor toplantıdan bizi. Çocuklarımız banyo yapınca kaşınıyor. Kanser olacağız, yazık değil mi bize? Sularımız madenden kirlendi. Önceleri bizim köyümüzden su alırlardı, şimdi dışarıdan getiriyoruz. Aracı olan getiriyor, olmayan madenli suyu içiyor. Sularımızı görün, çıkarsalar ya buraya! Ne meyvemiz, ne fidanlığımız oluyor. Ürettiklerimizi artık almayacaklar. Zehirli şeyler kullanmasınlar, suyumuz çamur gibi akıyor. Dinleyen kim, gidip konuşanları dinliyorlar mı? Madenci çok. Köyde birlik beraberliğimiz yok. Çeşmeden su içemiyoruz, satın alıyoruz ama yemeklerimize mecburen çeşmeden koyuyoruz. Başa çıkar mı?”

1526403_10152951779196585_7685308965681320424_n

Çanakkale Çevre Platformu üyeleri, kendilerinin ve köylülerin büyük bir kısmının girmesinin engellendiği ÇED toplantısının yasa dışı olduğunu ifade ederek, Şahinli’de altın – gümüş madeni işletmesine karşı çevre mücadelesini hukuki boyutta da başlatmak üzere köyden ayrıldı. Yerel ve ulusal basında; “Çevreciler ve Köylüler Karşı Karşıya Geldi” haber başlığı altında; köylülerin çevrecileri protesto ettiği, toplantı boyunca tepki gösterdiği ve bunun üzerinde platform üyelerinin köyü sessizce terk ettiği haberleri yer aldı. Çanakkale Çevre Platformuyla birlikte ÇED toplantısı için köye gözlemci olarak gelen Çanakkale Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu, bir basın açıklaması yayınlayarak çıkan haberleri yalanladı. Açıklamada şu ifadeler yer aldı:

 10865826_10204191768087642_5514567919679347058_o“Toplantının yapılacağı kahvehanenin giriş kapılarının önü, ilgili maden şirketinin çalışanları olduğu sanılan kişilerce kapatılmış, komisyonumuz ve toplantıya gelen halk içeriye alınmamış ve hatta içeri giriş zor kullanılmak sureti ile engellenmiştir. Kahvehane pencereleri toplantının dışarıdan dahi izlenmemesi için gazeteler ile örtülmüştür. Tüm bunlar ile birlikte bir kısım köy halkının dahi toplantıya girişinin engellendiği gözlemlenmiştir. Yaşanan bu durum Çanakkale Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Başkanı Av. Ali Furkan Oğuz, Çanakkale Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Başkan Yardımcısı Av. Ahmet Ozan Yılmaz, Çanakkale İl Genel Meclisi Üyesi Ziraat Mühendisi Hicri Nalbant, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Çanakkale Şubesi 2. Başkanı M. İrfan Mutluay tarafından yazılarak ve imzalanarak tutanak haline getirilmiş, Çanakkale Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne teslim edilerek, yapılan toplantının halkın katılımı olmadan yapıldığı ve belirtilen gerekçeler ile hukuka ve usule aykırılıklar taşıdığı ifade edilmiştir.”

IMG-20141225-WA0000

“Bugün tüm bu gözlemlerimize rağmen ulusal basında yer alan ‘Çevreciler ile Köylüler Karşı Karşıya Geldi’ başlıklı İHA tarafından hazırlanan haber, gerçekleri yansıtmamaktadır. Şahinli Köyü’nde hiçbir gerginlik yaşanmamış, aksine yukarıda belirttiğimiz gibi halk toplantıya alınmamıştır. Haberde ifade edilen köylülerin çevrecileri kahvehanenin pencerelerini gazete ile kapatarak protesto ettiği, köy halkının çevrecileri İsrail yanlısı olmakla suçladığı gibi ifadeler söz konusu olmamıştır. Çanakkale Çevre Platformu ve Çanakkale Halkı yapılan basın açıklaması sonrası sessizce köyü terk etmek zorunda kalmamış; yapılacak tesisin çevreye, Şahinli Köyü’ne, Çanakkale’ye olacak zararlarını ve toplantının hukuka ve usule aykırı olduğunu da içeren basın açıklaması sonrasında sağduyu göstererek köyden ayrılmıştır. Bugün belirtmiş olduğumuz tüm bu yaşananlar, yerel basın tarafından kameralar ile kayıt altına alınmıştır. Bu kayıtlar da dikkate alınarak incelendiğinde haberin gerçekleri yansıtmadığı anlaşılacaktır. Bu sebepler ile ÇED Toplantısı Halkın Katılımı olmaksızın usule ve hukuka aykırı bir şekilde yapılmıştır. Komisyonumuz gözlemleri neticesinde İHA tarafından yapılan söz konusu haberin taraflı ve gerçekleri yansıtmayan bir haber olduğu, birçok ulusal ve yerel haber sitesinde yer alarak kamuoyunun yanlış bilgilendirildiği kanaatine varılmıştır. Kamuoyunun bilgisine duyurulur.”

unnamed

Çanakkale Çevre Platformu, Çanakkale Barosu, Çanakkale Tabip Odası ile TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Çanakkale Şubesinin doğa talanına yol açan tüm girişimlere olduğu gibi Şahinli köyündeki altın ve gümüş madeni işletmesinin ÇED raporu ve işletme ruhsatı iptal edilinceye kadar dayanışmayla mücadeleye devam edecekleri ifade edildi.